İklim krizi nedeniyle yaşanan kuraklık, yanlış kentleşme politikaları ve bilinçsiz sulama uygulamaları, beraberinde su krizini de getirdi. Ancak bazı belediyeler çözüm olarak yağmur suyunu değerlendirmek için projeler geliştiriyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, 40 parka yağmur suyu depolama sistemi kuracağını ve park, bahçe ve rekreasyon alanlarını bu depolardaki suyu kullanarak sulayacağını açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise İmar Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı ve 1000 metrekarenin üzerindeki parsellerde, kamu yapılarında, alışveriş merkezi ve inşaat alanı 5000 metrekareyi geçen ticari yapılarda binaları zemin suyundan korumak, bahçe sulamak, oto yıkama, tuvalet rezervuarları vb. yerlerde kullanılmak üzere bir drenaj sistemi oluşturularak, çatı ve zemin sularının yer altında oluşturulacak sarnıçta toplanması zorunlu hale getirildi. Zonguldak Çaycuma Belediyesi, benzer bir uygulamayı 2 yıl önce hayata geçirdi ve minimum 200 metrekare taban alanı olan yapılarda yağmur suyu toplama sistemi kurmak zorunlu hale getirildi. 500 ile 1000 litreye kadar yağmur suyu depo alanı yapmayan yeni binaya ruhsat verilmemesi kararlaştırıldı.
Yağmur suyu ile ilgili belediyelerin kararlarını değerlendiren Buğday Derneği Danışmanı Emre Rona, şehrin dışındaki barajlarda depolanan suyu enerji harcayarak şehre dağıtmaktansa, şehir merkezine düşen yağmur suyunu değerlendirmenin her zaman en verimli yaklaşım olduğunu belirtti. Yağmur suyu hasadının gündeme gelmesinin bile olumlu bir gelişme olduğunu söyleyen Rona, yağmur suyu depolamak kadar, yağmur suyunu toprağa yönlendirerek toprakta biriktirmenin de önemini hatırlattı.
Rona, tüm bunlar doğrultusunda, sürdürülebilir su yönetiminden bahsedebilmek için şöyle düşünmeye başlamamız gerektiğini belirtiyor:
- Şehir su hatları üzerindeki yükü azaltmalıyız;
- Atıklarımızı kaynağa dönüştürmeyi hedeflemeliyiz;
- Yağmur suyunu düştüğü yerde toplamalıyız;
- Doğrusal değil, döngüsel su sistemleri kurmalıyız.
“Dengesiz havalar, ılık ama yağışsız kışlar, yaz ortasında yaşanan seller, sıcaklık rekorları ve son yıllarda yaşanan daha birçok ‘doğal’ olay, özellikle de etkilerini daha uzun bir süre göstereceğe benzeyen pandemi gelişmeleri, birçoğumuzu endişelendirmeye devam ediyor. Sağlık, gıda, enerji gibi konuları ve artık hayatımızın olmazsa olmazı haline gelmiş bazı kolaylıkları sorgulayarak, çarkın geri kalanından habersiz küçük dişliler olmaktan vazgeçip, birbirini tamamlayan döngülerin bir parçası olduğumuzu itiraf etmeliyiz.”
Emre Rona’nın konuyla ilgili kapsamlı yazısı için burayı tıklayabilirsiniz.
Kaynak: bugday.org