Referandum kararıyla Paris’te 1 Eylül itibariyle paylaşımlı e-scooter’lar tamamen duracak. Parislileri e-scooter’lara hayır demeye iten şikâyetler şüphesiz ki diğer kentlerin de mücadele ettiği şeyler: yetersiz park alanı, dikkatsiz sürüş, güvenlik eksikliği, ciddi yaralanmalar, aynı araca birden fazla kişinin binmesi, diğer yol kullanıcılarıyla çatışma, nehirlere, kanallara ve diğer su havzalarına atılan e-araçlar… liste uzayıp gidiyor. Elbette bu karar e-scooter’ların geleceği konusunda “Sıradaki kim olacak?” sorusunu tetikledi.
Uyarılmıştınız
Belçika’da, Brüksel Başkent Bölgesi Hareketlilik Bakanı Elke Van den Brandt, Paris’teki oylamanın hemen ardından sert bir uyarıda bulunarak Brüksel bölgesinde güvenliği artırma ve ortak e-scooter kullanımını düzenleme girişimleri başarılı olmazsa, bir yıl içinde “daha sıkı başka önlemler düşünülecektir. Bunun için diğer şehirlerde neler olduğuna dikkatle bakıyoruz.” dedi.
Geçtiğimiz yaz Brüksel, yollarda 20 km/s hız sınırı, yaya alanlarında 8 km/s hız sınırı ve kaldırımlarda sürüş yasağı gibi yaşlılar ile görme ve hareket engelli insanları korumak için özellikle önem taşıyan yeni kurallar getirmişti. Bu ayrıca e-scooter sürücülerinin kendilerini, bisikletlileri ve yayaları da koruyucu bir karardı. Zira Brüksel bölgesinde 2021 ve 2022 ilkbaharları arasında e-scooter’ların karıştığı kazaların sayısı sadece bir yıl içinde üç katına çıktı.
Dost mu düşman mı?
Öte yandan mobilite uzmanları için e-scooter’lar kentlerdeki yeşil ve sürdürülebilir mobilitenin güçlü bir müttefiki olmaya devam ediyor. Bu araçlar özel araç kullanımının azaltılmasına katkıda bulunabilir, hava kalitesini ve trafik sıkışıklığını iyileştirebilir ve kentsel alanlarda işe gidip gelmenin daha çevre dostu bir yolu olabilir. Eurocities Mobilite Müdürü Peter Staelens’e göre, bunun için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir: “… bunların dağıtımının yerel planlama stratejilerine, yönetmeliklere ve uygulama prosedürlerine dahil edilmesi gerekmektedir”.
Bu konuda birçok yerel yönetim orta yollu bir yaklaşım benimsemeyi tercih ediyor: bir yandan, kural dışı davranışlarla mücadele etmek için kuralları sıkılaştırıyorlar. Diğer yandan ise e-araç şirketlerini, işlerini sürdürmek istiyorlarsa kendi paylarına düşeni yapmaya çağırıyorlar.
Avrupa’da zikzak çizmek
Avrupa genelinde de düzensiz parklanmanın önlenmesi, kısıtlamalar ve hız limitleri kent yönetimlerinin gündeminde:
- Geçtiğimiz yıl Roma’da, 18 yaşından küçük sürücüleri yasaklayan, azami hızı saatte 20 km’ye çıkaran ve operatör sayısını yediden üçe indiren yeni tedbirler açıklanmıştı.
- Riga kısa bir süre önce Letonya parlamentosuna e-scooter’ların yalnızca belirlenmiş alanlarda park edilmesine izin verilmesi, paylaşım hizmetlerinin lisansının iptal edilmesi veya askıya alınması, hız sınırlarının belirlenmesi ve e-scooter’lar için plaka zorunluluğu getirilmesi için bir teklif sundu.
- Helsinki’de, kurallara aykırı park etme ile mücadele etmek amacıyla, paylaşılan e-bisikletlerde olduğu gibi, paylaşılan e-scooter’ların da yalnızca belirlenen yerlere park edilmesini zorunlu kılacak kurallar değerlendiriliyor.
- Çekya’da Brno şehri kısa bir süre önce yeni paylaşımlı e-scooter park yönetmeliklerini uygulamaya koydu ve bu da yasalara uymayan operatörlere para cezası verilmesiyle sonuçlandı.
- Londra da kendi çalışma modelini geliştirdi. Tüm özel e-scooter’ları yasakladı. Ekim 2023’e kadar tamamlanması beklenen bir e-scooter denemesi yürütüyor. Hızın 20 km/s ile sınırlandığı ve sürüş boyunca ışıkların açık olduğu güvenlik özellikleri yerleştirildi.
Operatörler, elinizi taşın altına koyun
Görünüşe göre, operatörlerin ticari başarısı yerel yönetimlerle işbirliği yapma ve ilgili tüm taraflara fayda sağlayacak ortak çözümler geliştirme becerilerine bağlı olacak. Zira Paris aslında paylaşımlı e-scooter’ları yasaklayan ilk kent değil. Kopenhag 2020 yılında iki tekerlekli araçları yasaklamış, ancak ertesi yıl daha katı kurallar altında geri getirmişti.
Kaynak: Eurocities