You are here

Pandemi Aslında Bir Fırsat mı?

Boston ve Barselona’dan Bogota ve Seul’e kadar dünyanın dört bir yanındaki kentler, caddeleri hızlı bir şekilde otomobillerden “geri alarak” ve onları yayalara ve bisikletlilere vererek pandemiye yanıt verdiler. Bu hareketlerin bazılarının geçici de olsa, çok azı tepki ile karşı karşıya kaldı. Bu demek oluyor ki yeni bir pandemik karantina dalgası ortaya çıktığında, değişikliklerin birçoğu yerinde kalacak.
Kent planlamacıları, daha alışılmadık ve daha kapsamlı olan diğer yenilikleri de araştırıyor. İnsanların mekânı nasıl kullandığını yeniden tasarlamak için anı değerlendiriyor, aniden boşalan ofis binalarını, çok ihtiyaç duyulan konut alanlarına dönüştürmek gibi şeylere bakıyorlar: İş, eğlence ve okulun kolayca erişilebilmesi için yeniden bölgelendirmek, “15 dakikalık şehirler” olan bağımsız mahalleler yaratmak ve uzun süredir izole edilmiş mahalleleri birbirine bağlamak için park alanını yeniden tasarlamak gibi…
Kentler değişmeye devam ederken, birçok insan yeni girişimlerin bazı sakinlere diğerlerine göre daha çok fayda sağlayacağından ve sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri daha da kötüleştireceğinden endişe ediyor. Örneğin, yeni bisiklet şeritleri, yaya alanlarının ve kaldırım kafeleri gibi alanların, varlıklı olanlara mı yoksa düşük gelirlilere mi hizmet edeceği soruluyor.
Biliyoruz ki kentler tarih boyunca savaşlardan, doğal afetlerden ve salgınlardan sağ kurtuldu ve çoğu zaman sonunda daha iyi hale geldi. Şimdi de planlamacılar, pandeminin dünyanın dört bir yanındaki kentsel alanlara, hem sosyolojiyi hem de yaşanabilirliği dönüştürecek şekilde kendilerini yeniden keşfetme fırsatı sunduğunu söylüyor.

Bisikletlere yol açın
Kanada’nın en büyük şehri Toronto, kapsamlı bir toplu taşıma sistemine sahip ancak buradaki insanlar arabalarını hala seviyorlar. Yayalar ve bisikletliler için daha güvenli caddeleri savunanlar bu türden alanların artması için uzun süredir mücadele ediyor. Pandemi de yetkililerin kendilerini desteklemesini sağladı. Böylelikle, geçen baharda koronavirüs ortaya çıktıktan sonra, Toronto Kent Meclisi, kent genelinde 25 millik ek bisiklet şeridini onayladı.
Dünyanın en sıkışık şehirlerinden biri olan Kolombiya’nın Bogotá kentinde, COVID-19’a yönelik şehir planlama müdahalesi, otomobil şeritlerinden alınan alanların geçici bisiklet şeritlerine dönüşmesini içeriyor.
Kent sakinleri arasındaki eşitsizlikleri gidermenin önündeki potansiyel bir zorluk ise varlıklı insanın geçici veya kalıcı olarak başka yerlere kaçması. Bu göçün nedeni, COVID-19’un yayılmasında rol oynadığı söylenen nüfus yoğunluğu. Ancak halk sağlığı uzmanları, özellikle maske takılması ve sosyal mesafenin korunması durumunda yoğunluğun kendi başına sorunlu olmadığını söylüyor.
Benzer şekilde, toplu taşıma sistemleri pandemi sırasında büyük bir darbe aldı çünkü sakinler karantina dönemlerinde, kalabalığın tehlikelerinden endişe duyarak otobüs, tren ve feribotları kullanmayı bıraktı. Bazı durumlarda toplu taşıma sistemleri geçici olarak kapatıldı. Uzmanlar bu endişelerin yanlış olduğuna inanıyor. İnsanların dolaşmasının tek yolu olan toplu taşıma sistemlerinin uygun önlemler alındığında güvenli olduğunu savunuyorlar.

Mahalleleri yeniden düşünmek

Daha uzun vadede, salgın dünya çapındaki kentlerin daha köklü bir şekilde yeniden şekillenmesini hızlandırabilir. Örneğin Paris, her şeye bisikletle veya yürüyerek kolayca ulaşılabilen “15 dakikalık şehir” konseptini araştırıyor. Bu, kentlerin geleneksel konutlara karşı iş yaşamı ve ticari alanlar biçiminde ayrılmasından uzaklaşmak anlamına geliyor. Bunun yerine, bir yarıçap içinde dükkanlar, iş merkezleri, konutlar ve okullar yer alıyor.
Bazı planlamacılar ise kent ekonomilerinin pandemi nedeniyle yavaşlaması üzerine, toplum temelli planlamaya dönmenin ve özel geliştiricilere bağımlılıktan kurtulmanın fırsatının doğduğunu söylüyor. Bütün bunlar, kamusal alanlar, parklar, ulaşım sistemi ve uygun fiyatlı konutlarla ilgili yapılan bu uyarılara daha fazla kulak vermeyi sağlayabilir.

Kaynak: CS Monitor

Top