You are here

Mardin’den Kurbağalıdere’ye Bakış

Kadıköy Belediyesi ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından Mardin Artuklu Mimarlık Fakültesi öğrencileri için yaz okulu düzenlenmişti. 35 öğrencinin katıldığı, iki hafta süren yaz okulu programı kapsamında pek çok atölye ve kent gezisi yapıldı. Yaz okulunun ana projesi ise Kurbağalıdere ve çevresiydi. Her öğrenci yaptığı keşif sonucu kendi analizleriyle Kurbağalıdere hakkında proje üretti. Gazete Kadıköy mimarlık bölümü öğrencilerinin Kurbağalıdere ve çevresiyle ilgili hazırladığı projeleri derledi…

DEREDEN BAKMAK (Sidar Alışık, Şeval Suçin, Merve Rozerin Öztüzün)

Kurbağalıdere üzerine yapılan “Dereden Bakmak” adlı projede, derenin denizle birleştiği yerde ve iç kısımlarda değişkenliği gözlemlenmiş. Denize yakın olan bölümlerde suyun berrak olarak görüldüğünün ifade edildiği çalışmada iç kısımlara gidildikçe suyun netliğinin kaybolduğu belirtiliyor.

Şehrin insanlarının derenin aksına sırtını döndüğünün belirtildiği projenin amacı şöyle özetleniyor: “Derenin bu iki tarafındaki farklılığın dikkatimizi çekmesi, derenin suyuna daha farklı bakmamızı sağladı. Suya ilk baktığımızda gördüğümüz yoğun kir tabakası, çöpler… Birçok kere baktığımızda ise gördüğümüz bu kirliliği temizlemeye çalışırken molozlarıyla, sesiyle, kokusuyla daha fazla kirlilik yayan iş makineleri ve bu makinelerden birinin yansıması. Bu iki şeyi de barındırıyordu. Hem suyun niteliğini görebiliyorduk hem de bu niteliğe neden olan şeylerden bazılarının yansımalarını. Ve bu yansımalar garip bir şekilde bir kent resmi, yan yana geldikçe de kent silueti oluşturuyordu.

Derenin etrafına bir de dereden bakmayı sağlamak istedik. Dere üzerinde oluşan siluetlerle dere ve etrafı hakkında bilgilenme sağlayabilirdik. Ama bizim yapmak istediğimiz tam da bu noktada görüntü her ne kadar rahatsız edici olsa da bakmalarını sağlamak olacaktı. Dereden kendi oluşturdukları yansımaların kimi yerde güzelliği ortaya çıkarken kimi zamansa bakılmayacak derecede yok oluşlarını seyredeceklerdi.”

dereden_bakmak


DEREVİZYON
 ( Ömer Vehbi Hakseven, Rewşan Doğan)

Derevizyon projesi Kurbağalıdere ıslah çalışmaları sonucunda ortaya çıkan hafriyat, moloz gibi atıkların uzun bir süre boyunca herkesin kullanımına açık olan bölgelerde kalıcı olması nedeniyle hazırlandı. Uzun süredir varlığını sürdüren molozların bölge halkı ve esnafını olumsuz etkilemesi nedeniyle hazırlanan projede bu rahatsız edici durumun kent için nasıl daha az rahatsız edici bir hale getirilebileceği çalışılmış. Böylece atıkları bulunduğu bölgede paketleyip, hücreleyerek hem yerelliğe hem anıtsallığa (sanat eseri) hem de kent peyzajına daha uygun eleştirel bir çalışma ortaya çıkmış.

Proje öğrenciler tarafından şöyle özetleniyor:

Paketleme-hücreleme

Bölgede çıkan hafriyatı olduğu gibi; etkileşimin daha az olduğu bölgelerde camdan bir prizmaya paketlemek. Sokak arası veya dükkân önü gibi etkileşime açık yerlerde ise camdan prizmaya hücreleyerek ama bilindik peyzaj öğelerini de işin içine katarak (merdiven, rampa, oturma birimleri, seyirlik alanlar) oluşturarak bölgeyi kent içinde kent kullanımına daha uygun bir hale getirmek uğraşımız oldu.

Geçicilik

Projenin temel taşlarından birini oluşturan özelliklerinden birisi de geçicilikti. Kilometrelerce süren bu ıslah çalışmaları tabi ki bir gün bitecek. Bir şekilde revize edilen bu alanları, ıslah çalışmalarının sergi alanları gibi de düşünebiliriz.

derevizyon

İKİ ARADA BİR DEREDE (M.Salih Özalp, Zehra Aysel)

“İki Arada Bir Derede” projesinde ise mimar adayları Kurbağalıdere çevresinde belirledikleri üç atıl bölge üzerinde çalıştı. Öğrenciler üç bölgede dere aksında bazı boşlukların olduğunu gözlemledi ve bu boşlukları kısır mekânlara dönüştüren en büyük etkenin istinat duvarları veya istinat duvarlarının yığınları olduğu tespitinde bulundu.

Üzerinde çalışılan üç alan şöyle:

Birinci alan; Hasanpaşa İETT Otogarının arka tarafındaki köprünün sol tarafı.

İkinci alan; İşkur binası ile Hasanpaşa İETT Otogarının arasında kalan alan.

Üçüncü alan; Fikirtepe’de bulunan bağlayıcı yolun altında kalan boşluk. Öğrenciler bu alanı atıllaştıran şeyin hiçbir şekilde kente dâhil olmaması olarak değerlendirdi.

Üç alanda gözlem yapan öğrenciler iki alan üzerinde çalışma yaptı ve projelendirdi. Öğrencilerin bölgeye dair çıkardıkları öneriler şöyle ifade ediliyor: “Bu doğrultuda birinci alan ve ikinci alan üzerinde çalıştık. Bu alanların potansiyelini gözlemleyerek dereyle ilişkisini koparmadan yayaların kullanabileceği geçiş alanı haline getirdik. Birinci alanın sol taraftaki duvarları kaldırıp ağaçlandırarak koridor hissini kaldırıp yerine yarı açık bir alana dönüştürdük. Bu alana ait dokunuşlarımızı ağaçlardan ayırmadan uyguladık. İki alan arasındaki akıcılığı sağlamak amacıyla tek bir konstrüksiyon ile çözümleyip; konstrüksiyon bazı yerlerde çıplak haliyle kalırken bazı yelerde kent mobilyalarına dönüşerek bir bütün haline gelmiş oluyor.”

İŞGALİN SUÇU YOK (M. Talip Özerdem, Metin Bayram, Musa Tekin) 

İşgalin Suçu Yok projesinde M. Talip Özerdem, Metin Bayram, Musa Tekin, Fikirtepe’de kentsel dönüşüm nedeniyle, Kurbağalıdere ve çevresinde ise ıslah çalışmaları nedeniyle kamusal alan kullanıcılarının değiştiğini gözlemledi. Buna göre, Söğütlüçeşme Altgeçidi ve çevresinde evsizler barınmaya başladı. Hasanpaşa Şehit Ahmet Dokuyucu Garajı ve çevresinde akşam ziyaretçileri var. Yoğurtçu Parkı ise ıssızlaşmış durumda. Çalışmada Fikirtepe kentsel dönüşüm projesinden dolayı bölgede yaşayanların genel olarak ekonomik gelirlerinin düşük olduğu, çalışma sahalarının çevre mahallelerde bulunduğu, bölgeyi oluşturan sosyal kesimin çoğunluğunun yabancı uyruklu olduğu ve toplayıcılık ile geçindikleri gözlemlendi.

Mimar adayları bu gözlemleri sonucu Fikirtepe’den başlayarak Kurbağalıdere aksında bir işgal senaryosunu ortaya çıkardı. Bu işgal projede şöyle ifade ediliyor; “Kurbağalıdere’yi ıslah edilecek, güzelleştirilecek bir yer olarak görmeden ve olduğu haliyle kabul eden bu senaryoda adı geçen Söğütlüçeşme Altgeçidi, Hasanpaşa Şehit Ahmet Dokuyucu Garajı (İETT garajı) ve çevresi, Yoğurtçu parkı alanları zaman içinde sırasıyla işgal ediliyor.

iYgalinsucuyok

KADIKÖY BİSİKLET HARİTASI (Mazlum Can, Bawer Ulaş)

Kurbağalıdere çevresini inceleyen Mazlum Can ve Bawer Ulaş’ın dikkatini Yoğurtçu Parkı civarındaki bisiklet hareketliliği, yayaların ve bisikletlilerin birbiriyle olan ilişkisi çekti. Can ve Ulaş, Kadıköy’ün İstanbul’un bisiklet kullanımının en yaygın olduğu ilçesi olması dolayısıyla bisiklet haritası üzerine çalıştı.

Bisiklet kullanımının sahilde yoğun olduğunun gözlemlendiği projede semt ile sahili birbirine bağlayan ana aks çizildi. Projede buna uygun olan yolun eğimi en az yol olan Moda caddesinden sahile inen yol olarak belirlendi.

Kadıköy’de bisiklet turu yapan öğrenciler karşılaştıkları güçlükler ve tespit ettikleri aksaklıklar doğrultusunda öneriler hazırladı. Bu önerilerin bazıları şöyle: “Kadıköy iskelesinden başladığımızda bisiklet yolunu işgal eden bankları, Moda caddesinden merkeze doğru ilerlediğimizde yolumuza çıkan arabaların kaldırıma çıkmamasını sağlamak için konulan kazıkları, trafik ışıkları ve levhalarının bulunduğu noktalardaki direkleri kaldırmayı önerdik. Moda caddesinden devam ettiğimizde yolumuza çıkan yoğun dört yolda bir üst geçit sistemi kurarak bisikletlileri yolun karşı tarafına durmadan geçmelerine olanak sağladık”

KURBAĞALIDERE’NİN İZLERİ (Yusuf Baran Değer)

“Kurbağalıdere’nin İzleri” projesinde Yusuf Baran Değer, derenin ıslahı ile kentsel dönüşüm etkilerini birlikte inceledi. Dere çevresindeki konutların kentsel dönüşüm için beklediğini ya da yıkıldığını ifade eden Değer, çalışmasında şu ifadelere yer veriyor. “İzlediğim yol güzergâhında genellikle derenin değdiği her noktada bir şantiye bulmak mümkündü. Takip ettiğim tabelalar bana şantiyelerin ve derenin ya da dere ıslah çalışmalarının etki ettiği ve bunun sonucu olarak dönüşen yolları, kamunun kendi inisiyatifiyle oluşturduğu yolları, kullanım alanlarının farklı işlevler kazanması ile değişen mekanları, değişmeyen ya da değiştiği sanılan ilginç tabelaların rehberliğinde görebildim.”

Çalışma sırasında inşai faaliyetlerin sonucu olarak değişen yol ve güzergahların olduğunu gözlemleyen Değer, inşaat ve ıslah çalışmalarının siluet aksını çizdi. Değer’in ıslah çalışmaları ve kentsel dönüşüm sonucunda Kurbağalıdere ve çevresine ilişkin projesinde yer alan yorum şöyle: “Projede dere (ya da kanal) şeridinde incelendiğinde derenin her iki tarafındaki farklılıkları dönüşüm ile ortaya çıkan ironik ve korkutucu derecedeki komşulukları, eski ve yeni mahalleleri görebileceksiniz.”

KUŞLARIN KURBAĞALIDERE İLE İLİŞKİSİ (Diyadin Anar)

Yoğurtçu Parkı’ndan başlayarak İETT Bakım Onarım Alanı’na kadar olan mesafede kuşların hareketlerini inceleyen Anar söz konusu alanda kuşların hareketi, hızları, sayıları ve amaçlarının değiştiğini gözlemledi. İki yer arasında iki alanda kuşların daha yoğun olduğunun gözlemlendiği projede bunun nedeninin 2 bölgede de insan sayısının az olması ve deredeki suyun kuşlar tarafından içilmesi, beslenebilmelerini sağlaması olarak değerlendirildi.

Birinci bölge olan İETT Bakım Onarım Alanı yaya üst geçidi çevresinde kuşların yoğun olma nedeni kanalizasyon suyu suları ve kokusu nedeniyle insanların bu alanı az kullanmaları. İnsanların az kullandığı bu alanı kuşlar su içmek için kullanıyor. İkinci bölge ise İspark’ın bulunduğu şantiye alanı. Anar’a göre burası da şantiye alanı olduğu için insanlar buradan geçmiyor ve bu sayede kuşlar burada barınabiliyor. Bu kuşların bölgedeki sayıları ve işlevleri de çok farklılık gösterebiliyor. Örneğin bölgedeki en fazla kuş sayısı sırasıyla karga, kırlangıç, martı ve leylek olarak gerçekleşiyor.

Kısa süre önce İstanbul’da kuvvetli yağmur yağmasıyla yaşanan afette birçok kuşun hayatını kaybettiği ve yaralandığının hatırlatıldığı projede bunun nedeni olarak kuşların sığınabileceği alanların olmaması ifade ediliyor. Bu yüzden, söz konusu iki bölgeye büyük kuş yuvaları yapılması öneriliyor.

kuYlarYnkurbaYalYdereiliYkisi_1

ÖZGÜR KÖKLER ( Gülbin Ecer, Ruken Aydoğdu, Nurşen Solmaz, Remziye Özakın , Civen Yusuf, Ayfer Önk)

Özgür Kökler Projesinde hazırlayan mimarlık öğrencileri Söğütlüçeşme İstasyonu altındaki atıl alanı çalıştı. İnsanların bu alana girmediklerini gözlemleyen öğrenciler bu alandaki sarmaşık görünümlü bitkileri inceledi. Buradaki bitkileri “Özgür Kökler” olarak tanımlayan öğrenciler hızlı banliyo ve tren seferleri başladığında bu alanda kendiliğinden yetişen “özgür kökler”in nasıl betonlaşmaya teslim edilemeden kalabileceğini çalıştı. Yeşile dokunmadan ve doğallığı kaybettirmeden yapılan proje şöyle ifade ediliyor: “Yeşile dokunmamak onların doğallığını kaybettirmemek kendi yollarını kendilerinin bulmalarını sağlamak ormanvari doğal bir görünüm elde etmek gerçekten çok farklı bir ambiyans yaratabilir. Bizim yaptığımız proje ise bu ambiyansı bir nebze de olsa hissettirebilmek. Tren istasyonun seferlere açıldığında özgür kökler konu başlığı altında trende sefer yaparken o doğallığın verdiği huzur, tren üstünden yer yer geçen sarmaşıkların bedeninizi sarıyormuşçasına verdiği izlenim, Söğütlüçeşme İstasyonu’ndan inip metrobüse geçerken o patika yollarda yürürken etraftaki ağaçların sarmaşıkların bana kucak açıyormuşçasına etrafımızı sarmaları güneş ışığının yer yer filtre halinde gelmesi baş döndürücü doğallığıyla adeta ruhumuzun mayışması, bedenimiz kendini bulduğu ve rahata kavuştuğu bir doğallıktır Özgür Kökler…”

ozgur_kokler_1

SINIRSIZLAŞTIR (Buse Özekinci, Müzeyyen Cerav, Kübra Güzel, Serhat Gülmüş, Ali Yarğıl)

“Sınırsızlaştır” projesinde öğrenciler bu bölge kullanıcılarının birbirleri ve alanla olan ilişkisini gözlemleyerek bir çalışma yaptı. Bölgedeki apartmanları, yaşayanları, bisiklet kullanıcılarını, esnafı ve bölgedeki tesisleri gözlemleyen öğrenciler bunlar arasında belli sınırlar ve katmanlar tespit etti.

Projede bu durum şu şekilde ifade edildi: “Dereden başlayarak katmanları sıraladığımızda sırasıyla dere – tekneler – tekne yolu – tel çit – yeşil alan – bisiklet yolu – yaya yolu – tel örgü – park – site duvarı – site bahçesi – konutları görüyoruz. Bu sıralamalar alınan farklı yerlerdeki kesitlere göre değişkenlik göstermektedir. Oluşan farklı katmanlaşmalar doğrudan veya dolaylı olarak alanın kullanımını, niteliğini değiştirebilmektedir. Örneğin dere kıyısındaki malzeme çeşidinin -taş, betonarme, kum- katman katman olarak farklılaşması kıyı kullanımını, niteliğini değiştirebilmektedir. Veya mülkiyetin oluşturduğu katmanlaşmalar alanın kullanım yoğunluğunu değiştirebilmektedir. Sunulan önerilerde de amaçlanan sınırların tanımlanıp geçirgenliğini artırmak, dereye dik olan geçişlerin sürekliliğini sağlamak, kimi yerlerde mülkiyetsizleştirmeye gitmek, kıyı kullanımının önündeki engelleri en aza indirmek ve erişilebilirliği en üst düzeye çıkarmak.”

sYnYrsYzlaYtYr_1

TAKİPTE KAL (Zehra Kandemir ve Songül Budak)

Takipte Kal projesi ile Kurbağalıdere ile bağlantıyı koparmadan üç noktada yeşil rota oluşturmak hedeflendi. Mimar adaylarının bu çalışmada ana fikri dereyi konuşturmak oldu. Öğrenciler fikirlerini şöyle ifade ediyor: “Ana fikri tasarlayarak üretilecek tasarımda kurbağalıdereyi konuşturmak, tarihini ve şimdisini anlatmasını sağlamaktı. Bu düşüncede ilerleyerek insan ve dere bağlantısını oluşturmaya karar verildi. İnsanın tabiatında var olan bir engele ve olası bir trafiğe takılmadan ilerleme isteğini (bunu çevremize ve kendimize bakıp biraz düşünebilirsek anlayabiliriz) ele alarak bizi neden devamlılığı sağlayan yeşil bir rota oluşturmayalım ki? sorusuna itti. Daha sonra belirlenen 3 ana alan olan Yoğurtçu Parkı’ndan başlanılıp eski salı pazarı alanından şimdiki ıslah çalışmalarının yürütüldüğü yer ve eski Söğütlüçeşme Tren Garı olan yeri kapsayacak yeşil alanlara dönüştürmek istedik. Bunları yeşil alanlara dönüştürmek isterken de dere ile olan bağlantısının kopmamasını ve birbirleriyle bağlantılı olan yeşil güzergahı sağlamaya çalıştık. Bağlantının sağlanması içinde yer yer derenin üzerinden bazı yerlerde de trafik ve insan akışının olduğu köprülerin altından ahşap geçitler oluşturmak istedik.

takipte_kal

ATIL DÖNÜŞÜM (Tarek Alaswad)

Atıl Dönüşüm projesinde Fahrettin Kerim Gökay Caddesi ile İEET köprü arasında uzun süredir değişmeyen ve atıl kalan küçük bir alan çalışıldı. Bu alan üzerinde çalışma yapan Tarek Alaswad, alanı hem küçük bir park hem de spor yapılabilen bir alan olarak yeniden tasarladı.

Alaswad, proje ile alana kazandırılan şeyleri ise şöyle sıralıyor:

1- Hiç kullanılmayan bir alanı sosyal ve spor alana çevirmesi.

2- Mahallenin kullanılmayan atıl alana yeni fonksiyonlarla erişebilmesi

 

Top