You are here

5 Soru ile Google’ın Kentleri Yeniden Yaratma Planı: Sidewalk Toronto

 

[Daha önce sitemizde Toronto’daki akıllı şehir projesi üzerine eleştirel bir görüşe yer vermiştik. Aşağıda ise bu önemli konu hakkındaki ayrıntıların yer aldığı bir yazıya yer veriyoruz.]

sidewalk_lab

Toronto’da bir kıyı mahallesi, Google tarafından teknolojik yenilikler denemek için pilot bölge seçildi.

Google, ya da ana şirketi olan Alphabet‘in aşırı hızlı sonuçlar sunmasının ötesinde muazzam zorluklarla boy ölçüşmesi artık şaşırtıcı değil. Sonuçta, gezegenin büyük kısmını haritalandırdı, sürücüsüz araçların geliştirilmesine yol açtı ve kırsal alanlar ve uzak yerlerde geniş bant hizmeti sunmak için tasarlanmış yüksek irtifa balonları ağı kurmaya başladı.

Ancak şimdi, daha iddialı ve karmaşık bir şeyi çözmek üzereler- insanların şehirlerde nasıl yaşadığını keşfetme. Bu sonbaharda, Alphabet iştiraki olan Sidewalk Labs ve Waterfront Toronto adlı bir kamu kurumu, Ontario Gölü yakınında eski bir endüstriyel mülkün bir parselini en yeni dijital teknolojinin kullanımı yoluyla, 21. yüzyıl şehir yaşamı için model olacak, son teknoloji bir kentsel alana dönüştürmek üzere ortaklığını duyurdu.

Sidewalk Toronto olarak bilinen projenin lansmanı, büyük bir heyecanla karşılandı. Öyle ki Kanada Başbakanı Justin Trudeau da lansmana katıldı. Aynı gün Alphabet’in yönetim kurulu başkanı Eric Schmidt, Sidewalk Labs‘un şu anki CEO’su olan New York’un eski belediye başkan yardımcısı Daniel Doctoroff ile birlikte Toronto Globe and Mail’de şirketin vizyonuna ilişkin kısa bir bakış sunan bir yazı yayınladı; sürücüsüz ring servislerinden yola çıkılarak gelecek nesil ulaşım sistemi, daha uygun fiyatlı konut sağlama amaçlı inşaat yenilikleri ve tüm dünyadaki şehirler için iklim dostu bir plan oluşturma amacıyla birlikte yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir tasarım üzerinde odaklanma gibi. Hedefleri, Sidewalk Labs‘ın önerdiği gibi “dünyanın internet ile yapılaşan ilk mahallesini inşa etmek.”

Kulağa oldukça etkileyici geliyor. Ancak burada biraz daha derine inmek gerekir. Smithsonianmag.com’dan  Randy Rieland’in Sidewalk Labs ve Waterfront Toronto‘ya sorduğu 5 soru ve cevapları projeyi daha derinlemesine anlamamızı sağlayacaktır.

  1. Neden Toronto?

Sidewalk Labs’da kentsel sistemler şefi Rohit Aggarwala şöyle açıklıyor; “Gerçekten tepeden tırnağa bir mahalle inşa edebileceğimiz bir yer bulmak istedik. Bir yıldır bunun üzerine düşünüyoruz ve birçok şehirde birçok alanı inceledik. Kuzey Amerika ve Avrupa’da bir sürü bölgeye baktık.”

Waterfront Toronto’nun kalkınma departmanı başkanı Meg Davis’e göre bir başka faktör; bu kent; temiz teknoloji, yapay zeka ve mobilite yeniliği gibi esas olarak modern kentsel sorunlara değinerek teknolojiye odaklanan birçok start-up şirket de dahil olmak üzere, enerji dolu ileri teknolojili bir halka sahip.

Waterfront Toronto, Ontario ve Toronto eyaletlerinin projeyi denetlemesi için 800 dönümlük alanda 12 dönümlük bir bölge edinerek yeni geliştirilen dijital teknolojileri ve yenilikçi fikirleri test etmek için özel bir ortak arıyordu. Bu yeniden yapılaşacak olan bölgenin ismi Quayside olacak. Davis’e göre Quayside, yapılaşma ve altyapı açısından yoğun olmaması ve şehir merkezine yakınlığı nedeniyle ideal bir alan. Bu da Sidewalks Labs’a teknolojik çözümlerini denemesi için ideal bir alan sunuyor.

Aggarwala’ya göre ise Toronto’nun güçlü ekonomisi, dinç çalışan kesimi ve entelektüel göçmen politikaları küresel yetenekleri kendine çekmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca Waterfront Toronto’nun ve hükûmetin de bu konuda çalışmaya hevesli olduğunu ekliyor. Alphabet’in Kanada merkezini Quayside’a taşımak için girişimde bile bulunduğu biliniyor.

  1. Ne tür yenilikler düşünülüyor?

Sidewalks’un öncelikleri mahalleyi yaya dostu yapmak ve binaların kolayca dönüştürülebilmesini sağlayarak konut maliyetlerini daha düşük tutan karışık kullanımlı modüler yapıları dahil etmek. Tasarıda vurgulanan diğer fikirler ise; yeraltı tünelleri ile geri dönüşümlü çöp ve atıkları yeniden kullanma yolları, ısıtılan bisiklet yolları (donmayı engellemek amacıyla) ve rüzgâr kalkanları gibi 0 karbon tüketimine ve iklimin etkilerini yumuşatmaya yönelik elemanlar geliştiren tasarım politikaları ve enerji sistemi.

Ve tabi ki kameralar ve sensörler.  Hava kalitesi ve gürültü seviyesini ölçmek, yaya ve bisikletlileri algılayarak kesişim noktalarında onlara öncelik vererek trafik ışıkları sistemine adapte olmak için sürekli kullanımda olabilirler. Ancak yine de bu sensörler Aggarwala’ya göre Quayside’ın en önemli özellikleri değil; “Kamera ve sensörler, teknoloji deyince insanların aklına ilk gelen şeyler. Quayside’da kanalizasyon sistemi, kaldırım vb. tüm altyapı birer teknoloji. Bizim gerçekten ilgilendiğimiz şey insan ve fiziksel mekânın etkileşimi; insanların mekânı nasıl kullandıkları, yoğun zamanlardaki insan ve trafik akışları gibi bilgilerle mekânı daha iyi yöneterek insanlara rehberlik etmek.”

  1. Sidewalk, Quayside’ın aşırı mühendislik ortamı yerine gerçek bir şehir gibi olmasını nasıl sağlayabilir?

Sidewalk yetkilileri, projenin dijital ürünleri ve yeni fikirleri test etmek için tasarlanmış bir tür kent laboratuvarı gibi olmayacağı konusunda ısrar ediyor. Bölgeden sürekli bilgi toplamanın her zaman mahalleyi daha sürdürülebilir ve daha yaşanabilir kılma amacı ile olacağını savunuyorlar.

Daniel Doctoroff’a göre buradaki hedef, en büyük kentsel zorlukların üzerine gitmek için yollar bulmak; ortalama bir insanın yaşam kalitesini artırmak gibi. Buna istinaden Doctoroff, titiz bir tasarım ile birlikte inovasyonun insanların yıllık yaşam masraflarını 10-15 bin dolara indirerek onların araba sahibi olmadan da seyahat etmelerini sağlamaya yardımcı olabileceğini öneriyor. Bu öneri aynı zamanda Quayside’in söyleminin de bir parçası; Sidewalk, genel olarak oradaki insanların sürekli kendini geliştiren bir kentte yaşıyor olmanın cazibesine kapılmalarını umuyor.

Aggarwala, mahalleyi bir mühendislik tasarımı gibi hissedilmekten uzaklaştıracak anahtar ögenin, insanların fiziksel mekanla nasıl etkileşime girdikleri, içinde nasıl hareket ettikleri ve zamanlarını nasıl geçirdikleri konusundaki hassaslık olduğunu belirtiyor; “Yeni olan her şey biraz steril hissettirebilir. İnsanların çok hızlı bir şekilde kişiselleştirebileceği ve kendine ait bir yer yapabileceği bir mekânı nasıl yaratabiliriz diye düşünmeye çalışıyoruz. Dijital teknoloji bize bunu sağlayabilir. Çünkü eğer insanların ne istediği ve onları nasıl kullanmak istediği hakkında daha çok bilgi toplayabilirsek ve kamusal alan tasarımında yeterli ölçüde esnek olabilirsek, mahallenin evrimine daha hızlı uyum sağlayabiliriz.”

 

image003

 

  1. Quayside’daki insanlardan ve mekanlardan çok fazla veri toplandığında gizlilik nasıl korunacak?

Veri toplama, Toronto Sidewalk tasarısının merkezini ve mahalle sakinlerinin-işletmelerinin ihtiyaç ve davranışlarına duyarlı olmasının temelini oluşturmaktadır. Ayrıca, Quayside sakinlerinin kimlik doğrulama işlemi ile “şehir ortamı ve hizmetleri ile etkileşime girmelerini” sağlayan hesaplara sahip olacağı, planın bir bileşeni.

Bunların hepsi mahremiyete ve hangi güvenlik önlemlerinin dahil edileceğine ilişkin soruları gündeme getirir.

Sidewalks’un tasarısı bu endişeleri kabul etmekte; ilkelerinden biri “Hiçbir zaman kullanıcı gizliliğinden ödün vermemek”tir. Bununla birlikte, teknik korumanın yeterli olmadığına ve insanların “verilerin nasıl kullanılacağını anlamasına ve bu kullanımları kontrol edebilmesine” ihtiyaç duyduğu söyleniyor.

Aggarwala kent sokaklarında aktivite izleme sistemi ile mahremiyet konusunda bir örnek veriyor; “kameraların fotoğraf çektiğini düşünebilirsiniz ancak gerçekte yaptığı sadece resimleri çizgilere çevirmektir. İnsanları bu şekilde birbirinden ayırmanın bir yolu yok ve yüzünüzün nasıl gözüktüğü ile ilgilenmiyoruz. Sadece hareket eden şeyin insan mı, araba mı yoksa bisiklet mi olduğunu bilmek istiyoruz.”

  1. Gelecek adımlar nelerdir?

Sidewalk Labs, Quayside arsası için detaylı planı düzenlemek ve 800 dönümlük rıhtım alanının tamamı için bir öneri geliştirmek için gelecek yıl 50 milyon dolar harcama taahhüdü verdi. Bu esnada Sidewalk ve Waterfront Toronto, uzmanlardan, hükûmet yetkililerinden ve halktan geri bildirim almak için bir dizi oturum düzenleyecek.

Dawis’in aktardığına göre; Kasım ayında yapılan ilk toplantıda insanlar genellikle veri, gizlilik, konut satın alınabilirlik, sürdürülebilirlik ve projenin insan odaklı bir anlayışla nasıl idame edilebileceği konularını gündeme getirdiler. Bu sebeple Dawis; “Duyduğumuz her şeyi analiz etmek için çalışıyoruz “diyor.

Sidewalk, bazı fikirlerini diğer Toronto mahallelerinde denemeyi planlıyor; çöpleri ve geri dönüşüm malzemelerini ayıran akıllı bir çöp toplama çukuru ve farklı türde bir kentsel sağlık bakımı kliniği olan Mahalle Sağlık Merkezi gibi. Aggarwala, Quayside bölgesinin şu anda sayıca az yayaya sahip olmasından dolayı, şirketin trafik algılayıcılarını şehrin herhangi başka bir yerinde test edeceğini söylüyor ve ekliyor “tüm bunları deneyebilmek için çok sıkı bir programımız var. Toronto halkının bu yeniliklerin nasıl çalıştığını görmelerini istiyoruz.”

Aggarwala, plancıların önerilen yeniliklerden bazılarının gerçek dünyaya etkilerine daha dikkatli odaklanmaları gerektiğini belirtiyor. “Örneğin, mahallenin bir bölümünün sürücüsüz araçlar için ayrılmış olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu, sokakların tamamen yeniden tasarlanması anlamına gelebilir. Ancak yalnızca otonom araçlar için bir sokağı nasıl tasarlarsınız? Bunun gibi bir sürü soru olacak. ”

***

Quayside “İnternet’ten Bir Mahalle” sloganıyla çıkan kent ve teknoloji bağlamında çok konuşulan bir proje. Hâlihazırda yoğun yapılaşmış ve birçok farklı sorunla uğraşan kentlerde bu tip çözüme yönelik projelerin denenmesi nasıl bir sonuç verirdi diye merak ederken bir başka ‘kullanım dışı ya da az kullanılan bir arazide akıllı kent projesi’ daha dikkat çekiyor. Yakın zamanda Bill Gates’in de benzer bir akıllı şehir inşa etmek için ABD’nin Arizona eyaletinde 25 bin dönüm bir arazi satın aldığı duyuldu. Belmont adı verilecek olan bu şehirde okullar için 480 dönüm, sanayi ve ofisler için ise 3.800 dönüm alan tahsis edilirken 80.000 evin yer alacağı belirtiliyor. Quayside kentine benzer olarak insansız araçlar, yüksek hızlı internet, veri ve teknoloji merkezleri ve lojistik merkezleri gibi teknolojiye sahip olacağı biliniyor.

Kentlerin doğru yönde ve doğru karar mekanizmaları tarafından kontrol edilememe ihtimalini düşündüğümüzde bu gibi projeler az da olsa endişe yaratıyor olabilir ancak gelecekte temiz bir çevreye, düşük maliyetli konutlara, güvenli sokaklara ve trafiksiz bir kente sahip olmak her kentlinin hakkıdır. Akıllı kent uygulamaları, en azından şimdilik, bu hakların sağlanabileceğini vadediyor.

Kaynak: Smithsonianmag.com / Randy Rieland

Top