WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in her yıl düzenlediği Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nun 10’uncusu Kadıköy Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Alan Kadıköy’de düzenlenen etkinlikte konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, “Gezegenimizin geleceği hakkında haklı endişeler giderek büyüyor. Bir varoluş tehlikesiyle karşı karşıyayız. Zamanımız yok. Artık harekete geçmeliyiz” dedi
Erhan Demirtaş, Gazete Kadıköy
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in her yıl düzenlediği Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nun 10’uncusu Kadıköy Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in Danimarka İstanbul Başkonsolosluğu, Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu, Kadıköy Belediyesi ve Marmara Belediyeler Birliği ortaklığında düzenlendiği sempozyuma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Av. Şerdil Dara Odabaşı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Danimarka İstanbul Başkonsolosu Thierry Hoppe, Hollanda İstanbul Başkonsolusu Arjen Uijterlinde ve İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos & İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Björn Jönsson katıldı.
Alan Kadıköy’de gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmalarını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ve WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Ülke Direktörü Dr. Güneş Cansız yaptı.
“FAZLA ZAMANIMIZ YOK”
2019 yılı yerel seçimlerinde üç ana hedef belirlediklerini söyleyen İmamoğlu, “Bunlar; adil, yeşil ve yaratıcı İstanbul’du. Görevimize başladığımız ilk günden itibaren yeşilin bir şehir için ne kadar önemli olduğunu biliyorduk. Bütün çalışmalarımızı ve stratejimizi bu üç ana unsuru odağımıza alarak yolculuğumuza başladık. İklim değişikliğinin dünya için en önemli tehdit olduğunu ve iklim değişikliğiyle mücadelenin de asla sınırları olmaksızın bütün dünyanın ortak meselesi olduğunu biliyorduk ve bu noktada bütün organizasyonlara, bütün toplantılara özenli bir biçimde katılarak İstanbul olarak sorumluluğumuzu yerine getirmenin şart olduğu yolunda hareket ettiğimizi yine sizlerle paylaşmak isterim.” diye konuştu
“İklim değişikliğini etkisini zaman geçtikçe çok daha güçlü hissediyoruz. Harekete geçmek için gelecek zamanı tarif eden değil, bugün eylem halinde olan, bu konuları konuşan ülkeler, şehirler olmak durumundayız.” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti: “Fazla zamanımız yok. Hızlı bir şekilde önlem almamız gerekiyor. En önemli görev şehirlere düşüyor. İstanbul 2050 Vizyon Stratejisi’ni oluşturduk. Yol haritasını paydaşlarımızla birlikte çizdik. Dünya ekseninde başvurduğumuz kaynaklar, kurumlar, kuruluşlar ve belediyeler var. Geniş katılımla oluşturduğumuz İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı çerçevesinde, kentsel yayılmayı durdurmayı ve mevcut yapılı çevrenin ise depreme dayanıklı, enerji verimliliği yüksek, yatayda ve dikeyde yeşille bütünleşmiş bir şekilde gelişimini destekleyen bir şehir olabilmeyi hedefliyoruz. İstanbul, ‘100 İklim Nötr ve Akıllı Şehir Misyon’ çağrısına kabul edilen 100 öncü şehirden biri, anlaşmaya imza atmış tek şehirdir. Küresel iklim değişikliği ile mücadelede dünya kentleriyle birlikte hareket ederek kentimizi daha yaşanabilir bir geleceğe hazırlıyoruz. Bu entegre çalışma düzeni içinde tüm kentlerin deneyimlerinden faydalanmaya, kendi deneyimlerimizi de tüm dünya ile paylaşmaya hazırız. İklim krizine karşı tüm İstanbullularla birlikte mücadele edeceğiz.”
“KRİZE KRİZ GİBİ DAVRANMALIYIZ”
“Bir varoluş tehlikesiyle karşı karşıyayız ve artık harekete geçmeliyiz, artık krize kriz gibi davranmalıyız.” diyen Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı konuşmasına şöyle devam etti: Kadıköy olarak, gezegenimizin geleceğini dert edinen, gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir dünya bırakmayı benimseyen her türlü girişime kapılarımız sonuna kadar açık. İklim krizi, enerji krizi, gıda krizi, derinleşen yoksulluk, plansız kentleşme gibi, her biri diğerini tetikleyen ve derinleştiren bir kriz sarmalının içindeyiz. Artık somut adımlara ihtiyacımız var. Biliyoruz ki bu gündemler dünyanın birçok yerinde tartışılıyor. Biz Kadıköy Belediyesi olarak, yürütülen bu tartışmaları yakından takip ediyoruz ve bu süreçlere adapte olmaya çalışıyoruz.”
“Tüm krizlerin nedeni insan faaliyetlerinden ve kentleşme pratiklerinden kaynaklanıyor.” diyen Odabaşı: “Öyleyse sorunun çözümü için de kentler ve kentlerdeki insan faaliyetlerini değiştirmeye dönük adımlar öncü rol oynayabilir, oynamalıdır. Ancak bu konuda büyük bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğu da ortada. Madem bu toplantının temel vurgusu ‘yeşil’, öyleyse İstanbul’un yeşil alanlarını ama en çok da Kuzey Ormanları’nı nasıl koruyacağımızı konuşmamız gerekiyor. Maalesef, Resmi Gazete’de yayınlanan bir yazıyla, tarafların hiçbirinin fikri alınmadan ve bilim insanlarının uyarılarına aldırış etmeden, kentin planlama kararlarını ve şehircilik ilkelerini çiğneyen kararlar yayınlanabiliyor. Kanal İstanbul, Kuzey Marmara Otoyolu, 3. köprü, 3. havalimanı… Hepsi İstanbul’un akciğeri olan kuzey ormanlarını ve su havzalarını tahrip ediyor. Bu yaklaşımla çağın gereklerini yerine getirmemiz ve çok acil bir gündem olan iklim kriziyle mücadele etmemiz de çok zor. İklim krizi konusunda dünya düşük karbon ekonomisine dönük yatırımlarını yaparken ve kentleri dekarbonize edecek planlama kararları alırken, İstanbul ise adeta krizin etkilerini derinleştirecek uygulamalara maruz kaldı. Şimdi biz bir yandan iklim krizine hazırlanıyoruz bir yandan da ihmal edilen, tahrip edilen, göz bebeğimiz gibi korunması gerekirken azgın bir inşaat lobisinin saldırısına açık hale getirilen ormanlarımızı, su havzalarımızı, ekolojik eşiklerimizi korumaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE DİRENÇLİLİK
“Kadıköy, gelecek vizyonunu bir dizi ilke ve politikayla ama en çok da ‘sürdürülebilirlik’ ilkesi ve ‘dirençlilik’ politikasıyla tarif ediyor.” diyen Odabaşı, “Yaşanabilir şehirlerin elbette birçok unsuru var. İklim krizi ve kentlerin yeşil dönüşümü bunun yalnızca bir boyutu. Kuşkusuz, nitelikli kamusal alanlar, temel hizmetlere erişim, kırılgan sosyal grupları kapsayan politikalar, kent ekonomisi, ulaşım planlaması, biyo-çeşitlilik, gıda güvenliği, barınma sorunu ve daha birçok konu eşgüdüm halinde çözüldüğünde yaşanabilir şehirlerden bahsedebiliriz.
Bu saydığım projelerin tamamı doğrudan eyleme dönük çalışmalar. Teorisi çok tartışılan, ‘yapılmalı-edilmeli’ şeklinde çokça konuşulan şeylerin pratikteki karşılıkları. Elbette yeterli değil, bu girişimleri daha da büyüteceğiz. Her kurumun öncü girişimlerinin farklı yerellerde yankılanacağını, örnek olacağını düşünüyoruz. İdari örgütlenmenin en küçük birimi mahalleden başlayarak en yukarı kadar aynı motivasyonla çalışırsak, hem iklim krizinin yıkıcı etkilerini azaltacağımızı hem de yaşanabilir şehirler hedefimize daha fazla yaklaşacağımızı umuyoruz” dedi.
Bu konularda finansmanın önemli bir madde olduğuna dikkat çeken Odabaşı, “Bugün finansmanı vermekte zorlanan yöneticilerin yarın finansman verecekleri bir gezegende yaşayamayacaklarını bilmeleri gerekiyor. Artık çevreye, iklime cimri davranma dönemi bitti. Onun için finansman sağlayacak kuruluşlara çağrımdır, bürokrasiyi azaltarak yerel yönetimleri desteklesinler” dedi. Odabaşı, Kadıköy Belediyesi olarak iklim, çevre ve sürdürülebilirlik konusunda yürüttükleri projeler hakkında da bilgi verdi.
“ETKİLERİNİ DAHA FAZLA GÖRÜYORUZ”
WRI Türkiye Direktörü Dr. Güneş Cansız ise yeşil ekonominin ekolojik problemleri ve çevresel riskleri önemli oranda azaltırken, aynı anda insan refahını ve sosyal eşitliği artırdığını söyledi. Dr. Cansız şöyle devam etti: “Zor zamanlardan geçiyoruz hem dünyada hem de Türkiye’de. Bir taraftan savaşlar ve henüz yakamızı bırakmamış olan pandemi. Diğer taraftan iklim krizi ve beraberinde getirdiği aşırı hava olayları, seller, yangınlar, kuraklık… Coğrafi, iklimsel ve sosyoekonomik koşulları nedeniyle de iklim krizinin etkilerini maalesef Türkiye’de daha fazla görüyoruz.”
“Sanayiden ulaşıma, nüfus yoğunluğundan yapılaşmaya pek çok nedenden ötürü iklim krizinin beşiği sayılan şehirler, iklim kriziyle mücadelede büyük öneme sahip.” diyen Cansız, “Aynı zamanda iklim krizinin etkilerinin de en fazla hissedildiği yerler olan şehirlerde krize adaptasyon ve tehditlere karşı alınacak önlemler hızlıca çözülmesi gereken meselelerin başında. Çünkü sürdürülebilir, dirençli şehirler yaratmak, iklim krizine set çekebilmekten geçiyor. Sürdürülebilir ve dirençli şehirler ise daha yeşil ve daha yaşanabilir şehir demek.Biz de WRI Türkiye olarak daha yaşanabilir şehirler yaratmak için çalışıyoruz.” diye konuştu.
GÜNDEM YEŞİL EKONOMİYDİ
Sempozyumun ilk oturumu Nordic Talks etkinliği oldu. Danimarka ve İsveç başkonsoloslarının açılışını yaptığı “Yaşanabilir Şehirler için Yeşil Ekonomi Dönüşümü” oturumunda her iki ülkenin yeşil ekonomi çözümleri ve bu alandaki işbirliği fırsatları ele alındı. WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Yönetim Kurulu Başkanı & SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Türkiye’de belediyelere yeşil finansman sağlayan kurum temsilcileriyle şehirlerin dönüşümünde yeşil finansmanın önemi ve yeşil finansman kaynakları konuşuldu. Moderasyonunu Hollanda İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde’nin yaptığı Döngüsel Şehirler oturumunda döngüsel şehir kavramı ve örnekleri tartışıldı.