Laura Bliss / 19.01.2018 (Çev: Gökçe Kara)
Şehir, caddelerindeki arabalardan kurtulmak ve yürüme alanını geri kazanmak için takdire şayan bir çaba sarf etti. Ama bu bir gecede olmadı.
Paris’in ulaşımı yüzünden mustarip olduğu korkunç sisli duman tabakası, sonsuz grevleri, trafik sıkışıklıkları gibi dertleri düşününce, şehrin arabalar konusundaki bu inanılmaz değişimi muhtemelen bundan fazlasını hak ediyor.
Şöyle düşünelim: Fransız gazetesi Les Cahiers Scientifiques du Transport’taki bir makaleye göre toplu taşıma tercihi açısından, Paris şehir sınırları içinde araba kullanma oranı 1990’dan beri yüzde 45 düşmüş. Bu sırada, aynı zaman dilimi içindeki bisiklet kullanıcıları da 10 kat artmış. Toplu taşıma oranı da yüzde 30 artmış.
Karşılaştırma amacıyla, New York’ta arabayla yapılan yolculuk oranı da 1990’lardan bu yana düştü. Ama hâlâ Paris’tekinin iki katı kadar yolculuk, arabayla yapılıyor. Aşağıdaki New York Şehri Ulaşım Departmanı’ndan alınan grafiğe bakarsak, şehrin ulaşım tercihi zaman içinde nasıl değişmiş görebiliriz.
Paris’in bu büyük değişimi kendiliğinden ve bir gecede olmadı. Lille Üniversitesi’nden ulaşım ekonomisti olan makale sahibi Fréderic Héran, araba trafiğinin 20. yüzyıl boyunca 1990’lara kadar giderek arttığını söylüyor. Artan küresel petrol fiyatlarının yanı sıra, Héran’ın “kamusal alanın yeniden fethi” dediği şeye katkı sağlayan faktörler çeşitli. Héran’a göre, şehrin yakın zamanlardaki liderleri, şehri yayalaştırma konusunda kendilerinden önceki liderleri aştılarsa da işlerinin temellerini önceki belediye başkanları atmıştı.
Mesela:
- Héran’a göre, Jacques Chirac, Paris’in ünlü Muhafazakâr (ve kamu fonlarını zimmetine geçiren) 1977-1995 yılları arasındaki belediye başkanı, kaldırımlara yasa dışı park edilmesini önlemek için dubaları artırarak yayalaştırmayı geliştirmeye yardımcı olmuştur. Chirac aynı zamanda, genişletilmiş kaldırımlar, caddeye park etme yasakları ve yenilenmiş yeşil alanlarla Champs-Elysees’yi tam bir kamusal gezinti alanına dönüştürmüştür.
- Yine Héran’ın yazdığına göre, Chirac’ın yerine seçilerek gelen halefi, Jean Tibéri, Paris’in hava kalitesi sorunları için yeterince sert önlemler almadığı için eleştirilmiş (ve seçim sahtekârlığıyla suçlanmış) ama Concorde Meydanı’ndaki arabaları yasakladığı için hiç övgü almamıştır. Trafiği azaltma çabasıyla, şehrin ana arterlerinde ve daha düşük hızlı komşu bölgelerinde yollar açan ilk bisiklet planını da 1996’da kendisi başlatmıştır.
- Stephane Kirkland, 2014’teki Kamusal Alan Projeleri’nde, Paris’in 2001’de seçilen ilk açık eşcinsel belediye başkanı, sosyalist Bertrand Delanoe’nin otomobil menfaatlerinin artık şehirde hüküm sürmeyeceğine ve kamusal alanı geliştirmeye odaklanacağına yemin ettiğini yazar. Delanoe, 13 yıllık görev süresinde (büyük ölçüde skandaldan kaçınarak) verdiği sözleri tutmuştur. Birçok cadde, o hata ayrılan otobüsler için yeniden düzenlenmiştir. 650 kilometrelik bisiklet yolları yapılmıştır. Sen Nehri kıyıları, halk plajlarına olanak sağlamak için yazları trafiğe kapatılmaya başlanmıştır. 2007’de de belediye, ortak bisiklet programı Velib’i kurmuştur, o da şu anda Batı’nın en büyük ve en çok kullanılan sistemi haline gelmiştir.
- CityLab’den Feargus O’Sullivan geçen yıl, Delanoe’nun desteklediği şimdiki belediye başkanı Anne Hidalgo için bütün büyük dünya kentleri içinde en sistematik araba karşıtı politikalardan sorumlu, lafını sakınmayan bir çevrecidir, diye yazmıştır. Hidalgo, hafta içi eski arabaların yola çıkmasına yasak getirmiş ve Sen Nehri’nin alt kıyı setini yayalaştırmıştır. O’Sullivan, yazısında “Arabalara ayrılan alan birçok büyük meydandan kaldırılırken, arabasız günler, arabasız bir gelecek için bir reklam kampanyası türü olarak her yıl yapılıyor” der (Ayrıca belediyeden yakın zamanda alınan yolculuk verileri, bazı şoförlerin, Başkan Hidalgo’nun araba karşıtı politikalarının sıkışıklığı kötüleştirdiği iddialarını da desteklemiyor. Şehir içinde kat edilen kilometrede keskin bir düşüş olsa da kilometre/saat oranında küçük bir inme olmuş).
- Paris’in toplu taşımaya olan bağlılığı, herhangi bir yeni sistem açılalı en az 30 yıl olan ABD’nin bütün şehirlerine açık ara fark atıyor. Île-de-France bölgesinin toplu taşıma operatörü, RATP, yeni metrobüs hatlarıyla ve istikrarlı bir şekilde gelişen ve ilk hattı 1990’ların başında açılan banliyö tramvay ağıyla ulaştığı alanı genişletti. Yeni güzergâhların yanında, kaldırım düzenlemeleri, bisiklet yolları yapıldı ve trafik rahatlatıcı çeşitli önlemler alındı. Seferler sık ve hızlı. Hatta bazıları sürücüsüz ilerliyor.
Paris’in trafikte ölümlerinde de çok ciddi bir düşüş olması ilginç bir noktadır. Association Prévention Routière tarafından CityLab’e sağlanan verilere göre, 2010’dan beri bu oran, neredeyse yüzde 40 düşmüştür. Paris’in dışındaysa durum oldukça farklıdır. ABD gibi, Fransa’da da arabayla seyahatteki artış ve dikkatsiz sürüş yüzünden son yıllarda trafikteki ölümler zirve yapmıştır. Ulusal hükümetse, buna, yakın zamanda çift yönlü otobanlara hız sınırı getirdiğini açıklayarak cevap vermiştir.
Paris’in kentsel dünyaya öğretebileceği bir şey varsa, o da büyük değişikliklerin olabileceği, ancak zaman aldığıdır.
Paris’in o meşhur sisli duman tabakası konusunda hâlâ yapacağı çok şey var. Fransız başkenti, 2016’nın sonunda, büyük küresel şehirlerdeki hava kaliteleri arasında, Delhi ve Pekin’i geçerek en kötü seçilince, uluslararası dikkatleri üstüne çekti. Asıl suçlu, Fransa’da hızla çoğalan dizel taşıtların sebep olduğu kirlilikti; Fransız hükümeti, yakın zamana kadar dizel yakıtı destekliyordu. Şimdiki ulusal amaçsa, 2040’a kadar petrol ve dizel satışını yasaklamak.
Şu anda, ABD’den federal bir destek pek gelmediği için Amerikan şehirlerinin belediye başkanları, gezegeni kurtarma görevini üstlerine almaya çalışıyorlar gibi görünüyor. Paris’in kentsel dünyaya öğretebileceği bir şey varsa, o da büyük değişikliklerin olabileceği, ancak zaman aldığıdır. Héran der ki (benim çevirim) yürüyüşe, bisiklete binmeye ve toplu taşımaya dönük bu önemli ulaşım tercihi değişikliği, “otoritelerden gelen emirlere bağlı değildir.”
Çevirinin çevirisi: Bir lider muhtemelen bunu tek başına yapamaz. Bunun için yıllarca düşünceli ve kapsamlı bir planlanma gerekir.
Kaynak: CityLab