Savaşın ülkeyi yangın yerine çevirmesi sonucu ülkelerini terk etmekten başka alternatifleri kalmayan Suriyeliler, çareyi dünyanın çeşitli kentlerine sığınmakta bulmuş durumdalar. Yaşanan bu krizden sadece Suriye’ye komşu olan ülkeler değil, bu ülkeler üzerinden geçiş yapılan Avrupa ve Amerika kıtasındaki ülkeler de etkileniyor. Hâlihazırda 13 milyonun üzerinde Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan kentlerde, kısa süreli ve geçici bir durum olarak görülen Suriyeli göç dalgası, gün geçtikçe yerleşik bir hâle geliyor. Yeni yurt arayışı sırasında adeta ölüm kalım savaşı veren mülteciler hayatta kalmayı başarsa da sığınabildikleri kentlerde çeşitli problemlerle karşılaşmaya devam ediyorlar. Bu kapsamda, mültecilerin göç ettiği ülkelerde kalıcı olarak yerleşmesi sonucunda kentlere nasıl adapte oldukları ve hayatlarını nasıl idame ettirdikleri de önemli bir araştırma konusu haline geliyor.
Mültecilerin yaşam koşullarını iyileştirmek ve onlara olan ön yargıları ortadan kaldırmak amacıyla birçok kentte kamunun ya da sivil inisiyatiflerin hayata geçirdiği girişimler gün geçtikçe artıyor. Mültecilerin toplumsal anlamda yerel halk ile uyum sağlaması, kültürel anlamada kendi kültürlerini koruması ve yerleştikleri ülkelerin kültürleriyle etkileşime girmesi, ekonomik olarak da hem geçimlerini sağlaması hem de ülke ekonomisine katkıda bulunması için “mutfak” önemli bir alan olarak karşımıza çıkıyor ve çeşitli kentlerde gerçekleştirilen güzel uygulamalara sahne oluyor.
Les Cuistots Migratuers (Paris)
İki Fransız girişimci Louis Jacquot ve Sebestien Prunier tarafından oluşturulan ve “Göçmen Aşçılar” anlamına gelen Les Cuistots Migrateurs girişimi, Paris’te ilki gerçekleşen Mülteci Yemek Festivali (Refugee Food Festival) kapsamında, mülteci şeflere Fransız restoranlarının kapılarını açıyor ve mültecilerin yöresel yemeklerini yapmasına ve kültürlerini sergilemesine imkan tanıyor.
Louis Jacquot ve Sebestien Prunier, Fransa’ya sığınan binlerce göçmen arasında eğitimli şef arayışına çıkarak az bilinen mutfaklar konusunda uzmanlaşmış bir catering şirketi kurmak için Suriyeli, İranlı, Mısırlı, Etiyopyalı, Sri Lankalı, Tibetli ve Çeçen olmak üzere 9 kişilik küçük bir ekip oluşturan iki cesur girişimci. Onların Göçmen Aşçılar girişimi, devlet tarafından sübvanse edilen ve dünya müziklerinin çalındığı konser salonu Petit Bain‘in bir parçası olan paylaşımlı bir mutfakta hayata geçmiş. Girişim, Şubat ayından bu yana öğle yemekleri, akşam yemekleri ve açık büfeler olmak üzere 20’den fazla etkinlik gerçekleştirmiş durumda.
Girişimi başlatma nedeni sorulduğunda girişimciler, “Göçmenlere burada pek olumlu bakılmıyordu, onların ülkeyi aşağıya çektiği, ülkeye hiçbir faydaları bulunmadığı, toplum için bir yük olduklarından bahsediliyordu. Göçmen Aşçılar girişimi olumsuzluklar yerine, mültecilerin sığındıkları ülkelere olumlu etkilerinin de olabileceğini gösteriyor.” diyor. Her biri farklı restoranlarda Fransız aşçılarla çalışan mülteciler, Paris’te düzenlenen Mülteci Yemek Festivali’nde hazırladıkları yöresel lezzetlerini Fransa halkına sunma imkanı buluyor.
Newcomer Kitchen (Toronto)
Led Senetor tarafından hayata geçirilen Newcomer Kitchen projesi, Toronto’ya yerleşen Suriyeli kadınların paylaşımlı mutfaklarda yaptıkları yemeklerin bir yandan Kanada halkıyla buluşmasına aracılık ederken bir yandan da kadınların aile ekonomilerine destek olmalarına yardımcı oluyor.
Len Senator’ın işlettiği The Depanneur, Toronto’nun Annex bölgesinde her çeşit mutfakla ilgili denemeye ev sahipliği yapan bir restoran. Onun burada hayata geçirdiği “Newcomer Kitchen” (Yeni Gelenlerin Mutfağı) projesi, otellerde yaşayan Suriyeli kadınları ailelerine yemek yapabilmeleri için geniş ve paylaşımlı bir mutfakta bir araya getirme fikrinden ortaya çıkmış. Proje hayata geçtikten birkaç hafta sonra ise, pop-up etkinliklerle birlikte büyüyerek halka açılmış. Kanada’ya bir yıl önce yerleşen ve yeni gelen Suriyeli kadınlara yardım etme yolları ararken Newcomer Kitchen ile tanışan Muhammed Aboura, kendisine daha sonra katılan annesinin elinden uzun süre sonra ilk kez yemek yemenin onu ağlattığını söylüyor.
Newcomer Kitchen, artık her Perşembe günü, hem yaptıkları yemekleri satmaları hem de sosyalleşmeleri için çeşitli yaş gruplarından yaklaşık 10-12 kadına ev sahipliği yapıyor. Online olarak satışa koyulan yemekler birkaç saat içerisinde tükeniyor. Aynı zamanda, Suriyeli kadınlarla birlikte mutfağa girip onlardan Ortadoğu mutfağını öğrenmek isteyen kişiler için de atölyeler düzenleniyor. Led Senater, bu projenin The Depanneur’le sınırlı kalmaması gerektiğine inanıyor. Bu amaçla, projeye kaynak sağlamak ve kadınlara bağımsız bir mutfak kurmak için FundRazr sitesinde bir kampanya başlatılmış durumda. Senator, girişimin, ülke çapında ve dünyanın geri kalanında mülteci kadınlara kapılarını açmaya istekli herhangi bir restoranda tekrarlanması için başarılı olmasını çok istiyor.
Kaynak: The Globe and Mail, New York Times