Zung Nuguyen, 03.04.2017, The Global Urbanist, Türkçesi: Özge Güneş Gürsel
Zung Nguyen, dijital çağda kapılarını kapama olasılıkları giderek artan kütüphanelerle ilgili olarak Londra’nın karşı karşıya olduğu riskleri tartışıyor.
Zadie Smith adlı bir genç 1980’lerde Londra’nın kuzeybatısındaki kış günlerinde bol bir kazak ve kot pantolonla yerel gençlik merkezini ziyaret eder. Bir elinde açık bir kitap, diğerinde bir kağıt desteyle Kilburn’deki Granville Plus Gençlik Sanat Merkezi’nde yıpranmış bir tahta sandalyeye oturur. Buradaki küçük kütüphane, hangi ırk veya sınıftan olursa olsun, bir çocuğun kitap okumak için evdeki kaostan kaçabileceği bölgedeki sessiz alanlardan biridir. Bugün Smith, dünyanın en başarılı yazarlarından biridir ve Kilburn yazılarında yoğun olarak yer almaktadır. Adını bölgenin posta kodunun ön eki olan NW’den alan, 2012 tarihli romanında “Soylulaştırılmamış, soylulaştırılamaz. Patlama ve vurgun buraya hiç gelmedi” diye yazdı. “Vurgun burada kalıcıdır. Boş Devlet İmparatorluğu, boş Odeon, cılız bir rollercoaster gibi grafiti çizgili kenarlar yükselip düşüyor”.
Ama belki de Smith çok erken konuştu. Şimdi Kilburn’ün tarihi karakteri bile tehdit altında. Temmuz 2016’da yerel yetkili Brent Council, Granville Plus Center’ı erişilemeyecek yükseklikte bir açılımla değiştirmek için kapatmaya karar verdi. Yerel halk bu gelişmeye direnmek için meclis kabinesine şiddetle karşı çıkmakta. Kasım 2016’da bölge halkı, Smith’in konuştuğu bir “Granville’i Koru” etkinliği düzenledi. Konuşmasına mimar Patrik Schumacher’in Londra vizyonunu eleştirerek başlayan Smith, vizyonu “bütün kamusal alanların tamamen özelleştirilmesi” olarak nitelendirdi. Zaha Hadid’in Mart 2016’daki ölümünden bu yana, onun pratiklerine öncülük eden Schumacher, son zamanlarda, diğerlerinin yanı sıra, Londra’nın ikonik Hyde Park’ının özel açılım ile değiştirilmesini istedi.
Özel Sektörün Kütüphanesiz Bir Londra İçin Planları
Smith’in doğru tanımladığı gibi, gençlik merkezleri olan kütüphaneler gibi kamusal alanlar giderek daha fazla tehdit altında. Mayıs 2010’dan bu yana İngiltere’de 343 kütüphane kapanırken, bir diğer 111’inin de bir yıl içinde kapatılması önerildi. Aynı dönemde İngiltere’nin gençlik hizmetleri bütçesi 387 milyon £ kesintiye uğradı. Bunlar, kent için fiziksel alanı konut geliştirme yönünde yeniden yapılandırma fırsatları sağladı.
Zor olan bir diğer mesele Londra’nın kronik bir konut kıtlığı ile karşı karşıya olmasıdır. Londra’nın belediye başkanı Sadık Han bunu ele almak için Kasım 2016’da, mevcut konut alanlarının yenilenmesi ve yeni açılımlar yoluyla nüfus yoğunluğunu artırma taahhüdünde bulundu. Khan’ın planları büyük ölçüde özel sektörün kiralık birimler kurmaya teşvik edilmesine dayanıyor. Ancak bu taahhütlerde özellikle eksik olan şey kütüphaneler ve gençlik merkezleri gibi alanlar için planlar. Kalkınma planlarında öncelik verilen tek kamusal alan türü, sokaklar, parklar ve yeşil bahçelerdir. Bu alanlar gerekli ve yaşam kalitesine faydalı olsalar da, yoksul kesimin ilerlemesi için fırsatlar yaratmak için çok az işe yararlar. Khan’ın planlarının, toplumun dinamiklerine, yerinden edilmeye ve eşitsizliğe etkisi üzerine çok şey yazıldıysa da edebiyat ve kamu bilgisine dair sonuçları üzerine çok az şey yazıldı.
Kütüphaneler ve Halk Aydını
Shannon Mattern, gençlik merkezlerini ve kütüphanelerini, düşük maliyetle bilgi ve beceri geliştirme imkânları sunarak haklarından mahrum bırakılanlara kapıları açabilecek “fırsat kurumları” olarak görmektedir. Özgür kütüphaneler, fiziksel çalışma alanları veya sınıflar fikri, her yerde dijital cihazların olduğu 2017’de çağdışı görünebilir. Ancak şimdi daha da önemliler. Örgün eğitim olanakları ve eğitimin kalitesi okuldan okula büyük ölçüde değişir. Herkes evde kullanım için dijital cihazlara ve wifi erişimine sahip değil. Sahip olanlar için bile, ev ortamı öğrenmeye elverişli olmayabilir. Kütüphaneler ve çalışma alanları, kitaplara, internete veya öğrenime yardımcı olacak alanlara erişimi olmayan birçok çocuk ve yetişkin için sığınak sunar. Ulusal Okuryazarlık Vakfı’na göre, bir kütüphaneye giden çocukların, kütüphaneye gitmeyenlere göre iki kat daha iyi okuma olasılığı vardır.
Fırsat kurumları, bir işçi sınıfı ya da marjinalleştirilmiş kesimlere dair bir perspektifi yansıtmaya devam edecek olan halk aydınlarının beslenmesi için kritik öneme sahiptir. Yazma, yavaş ve pahalı bir arayıştır: Yıllar boyunca yayınevleri tarafından reddedilirken, entelektüeller genellikle onları desteklemeye istekli varlıklı veya edebi ailelerden gelirler. Tüm yazarların kendi deneyimlerinden bahsettikleri düşünüldüğünde, bu durum İngiliz edebiyatında kentsel işçi sınıfının yaşamlarına yoğunlaşan eserlerin kıtlığı ile sonuçlanmıştır.
Smith, bize Londra işçi sınıfının yaşamına bir pencere sunan az sayıdaki çağdaş yazardan biridir: Hint restoranı garsonları, Jamaikalı anneler, yerel meclis yöneticileri. Çalışmaları, bugün ve önceleri fakir olmanın ne demek olduğunu araştırıyor; bu yüzden sık sık zamanımızın Charles Dickens’ı olarak anılır. Smith, yazdığı yazılarını gençliğinin kamu kurumlarına borçlu: Bu kurumlar, yalnızca fakir bir mahallede büyüyerek edinilebilecek empati ve içgörü ile daha sonra Cambridge Üniversitesi’nde edinilebilecek netlik ve beceriyle geliştirmesine izin verdiler. Yoksulluğa dair benzer içgörüler sunabilen bir ABD’li yazar Junot Diaz da kendi deyimiyle “ABD’yi aşağıdan görmüş”tür. Genç Diaz, Parlin New Jersey’deki bir çöplüğün yakınında büyümüştü ve cesur bir okuyucu olarak kütüphaneden kitap ödünç almak için her gün dört mil yürürdü. “Halk kütüphanesi benim hayatımı kurtardı. Hogwarts’a yazdığım mektup ilk kütüphane kartımdı.”
Kütüphaneler kapatılırsa, halk aydınları nerede yetişecek? Gelecek nesli hangi entelektüel sesler temsil edecek? Londra, büyümekte olan bir nüfusu barındırmak için kendini yeniden icat ederken, özel sektör bir tür sosyal faydaya (konut) yapılan vurguyu, bir diğerini (bilgi) geliştirme şansını ciddi şekilde azaltmak için bir bahane olarak kullanamaz. Belediyeler, uygun fiyatlı birimler ve yeşil bahçeler için bir alan oluşturma konusunda yeni binalara zorunlu gereklilikler getirdiği gibi, alanın ve sermayenin bir kısmının da çocuklar ve yetişkinler için okuma ve öğrenme alanlarını desteklemek için kullanılmasını zorunlu kılabilirler.
Kaynak: The Global Urbanist