Share

Yapay Zeka Meslekleri Ele Geçirdikçe, En Çok Kadın Çalışanlar Kaybedecek Gibi Görünüyor…

Sarah Holder, 13.03.2019, City Lab, Türkçesi: Zelal Erakalın

Kadın Politikları Enstitüsü’nün raporları gösteriyor ki; [ABD’de] özellikle de İspanyol asıllılarsa, mesleklerin otomasyona geçmesiyle en büyük finansal risk kadınları bekliyor.

Şayet, otomasyon devrimi, araştırmacıların inandığı kadar kötüyse, 2026’da ABD’deki meslek gruplarının neredeyse yarısı yerlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Kamyon şoförleri yapay zekalı sürücüsüz araçlarla tarihten silinecekler. Fabrikalar, eller yerine daha akıllı makinelerin kullanımına yönelecekler. Süpermarketler kasiyersiz sistemlere geçecekler. Çok daha tutucu tahminler bile bazı değişimlerin yaklaştığını kabul ediyor; İşçi İstatistik Bürosu, gelecekte meslek sayılarının artacağını ancak 1,4 milyon mevcut mesleğin “gereksiz” olacağını öne sürüyor.

Şiddeti arttıkça, otomasyon tartışması insana odaklanma eğiliminde, çünkü şoförlük ve fabrika işçiliği gibi bir çok düşük ücretli ve değiştirilebilirlik oranı yüksek meslek grubuna hükmediyor. Ancak, otomasyonun ABD çalışanlarını cinsiyetleri temelinde nasıl etkileyeceği konusunda bilinen ilk kapsamlı analiz olan ve Kadın Politikaları Araştırma Enstitüsü (Institute for Women’s Policy Research – IWPR) tarafından yayınlanan rapora göre, kadınlar çok daha fazla risk altındalar.

Kadınlar iş gücünün sadece yarısını oluştururken, araştırmacılar, otomasyon riski altındaki kadın işgücü oranının %58 olduğunu ortaya çıkardılar.

ABD’deki işgücü piyasasında, kadınlar ağırlıklı olarak, yapay zeka tarafından kolayca yapılabilecek sekreterlik, idari asistanlık, resepsiyon ve danışma memuru gibi rutin bilgi temelli işlerde yoğunlaşıyorlar ki bu anlamda otomasyon karşısında yüksek riskli gruplara dahil olan meslekleri temsil ediliyorlar. Aynı zamanda otomasyona karşı nispeten güvenli sayılabilecek ancak daha düşük maaşlı ve daha az imkanlar sunan, çocuk bakımı, yaşlı bakımı ve eğitim gibi alanlarda da fazlaca temsil ediliyorlar.

Kadınlar işgücünün yarısını oluştururken, araştırmacılar iş gücünün %58’inin otomasyon karşısında yüksek risk grubunda olduğunu ortaya çıkardılar. Yoğunlaştıkları mesleki alanlar göz önüne alındığında ise aralarında en çok etkilenecek olanlar, İspanyol asıllı kadınlar olacak. Bu arada bilgisayar bilimci, sistem analizcisi, yazılım geliştiricisi, bilgisayar destek uzmanı olarak çalışan kadınların oranı 2000’den itibaren, meşhur geleceğin işini şekillendirme görevini çoğunlukla erkeklere bırakmak suretiyle düşüyor.

Bazı IWPR verileri, 2018 Ocak ayında yayınlanan ve İşçi İstatistik Bürosu’nun (Bureau of Labor Statistics – BLS) kadınların elinde bulunan meslek gruplarının %57’sinin otomasyon tarafından yok edileceğine dair bilgilerini kullanarak hazırlanan, Dünya Ekonomik Forumu raporuyla da bağdaşıyorlar. Ancak IWPR, iki yeni veritabanını birlikte oluşturup, ırk ve cinsiyete göre istihdamdaki tarihi değişiklikleri analiz ederek daha ileriye gidiyor ve gelecekte dijitalleşme ve otomasyonun meslekler üzerinde en yüksek ve en düşük risklerini ortaya koyan tahminlerde bulunuyor. Bu, biri dramatik ve diğeri muhafazakar iki tahminin bir dengesini bulmak adına, araştırmacılar, BLS’nin 2018 verilerini, 2013’te Carl Frey ve Michael Osborne tarafından geliştirilmiş otomasyon sonuçlarının olasılıklarını, Brookings Enstitüsü’nün Metropolitan Siyaset Programı’nın 2017 çalışmalarının dijitalleşme sonuçlarını ve Amerikan Kamu Anketi istihdam ve kazanımlar verilerini kullandılar.

Chandra Childers ve Heidi Hartmann ile birlikte raporu yazan Ariane Hegewisch’e göre “Teknolojik değişimlerin yol açacağı ekonomik çöküş tehdidini azaltan ve potansiyel faydaları üst düzeye çıkaran politikalar geliştiren bir bakış açısına göre, şayet cinsiyetlere bakmıyorsanız ya da cinsiyete özgü analizleriniz yoksa, nihayetinde doğru düzgün çalışmayan bir politikayla karşı karşıya kalırsınız.”

IWPR’nin başkanı, ekonomist Hartman bir basın açıklamasında “Bu analizleri yürütürken, IWPR, büyük eşitliğin kazanımlarının mı inşa edildiğini, yoksa nesiller boyunca çalışanların eşitsizliğinin mi sağlamlaştırıldığını çizelgeye dökmek ister.” dedi ve ekledi: “Bulduklarımız uyarı işaretleriydi”.

IWPR, bu iki bileşen üzerinden ABD’deki işgücü piyasasını incelemenin değerli olduğunu ileri sürüyor. Çünkü hali hazırda zaten birçok meslek dalında cinsiyet ayrımı had safhada: Erkekler için en yüksek meslek gruplarında, kadınlar işçilerin yalnızca sadece %25’ini temsil ediyor; ya da tam tersi.

Yine de yapılmış çok az otomasyon çalışması cinsiyeti mercek olarak kullandı. Frey ve Osborne’un meşhur çalışmasını ele alalım: Bu çalışmayla, mevcut mesleklerin neredeyse yarısının (%47) bilgisayar tarafından yapılabileceğini ortaya koydular ancak sonuçları özellikle cinsiyete göre ayırmadılar. IWPR verileri ise şunu gösteriyor: Kadınları kapsayan en büyük 20 meslek için 18,1 milyon iş kaybına kıyasla, erkekler için en büyük 20 meslekte 17,4 milyon iş kaybı gözüküyor.

Kadınlar, otomasyon karşısında en yüksek ve en düşük risk grubundaki mesleklerde erkeklere oranla sayıca çok üstünler

Yalnızca otomasyon karşısında yüksek risk grubunda olan mesleklere odaklandıklarında, IWPR, 14,4 milyon erkeğe oranla 20,2 milyon kadının bu gruplarda çalıştıklarını ve %19’luk bir erkek oranına kıyasla, tüm kadın çalışanlar arasında %28,9’u yüksek risk mesleklerinde çalıştıklarını ortaya koydu.

Çalışma ortaya koydu ki “her ırktan ve etnik gruptan kadın, aynı ırk ya da etnik gruptan erkeklere oranla yüksek riskli mesleklerde daha fazla çalışıyorlar”. Ancak, teknolojik gelişim beyaz olmayan kadınları muhtemelen daha çarpık bir şekilde etkileyecek. Örneğin İspanyol kadınlar, çoğunlukla üretim alanında, gıda, elektronik bilgi işlem ve nakliye endüstrilerinde çalışıyorlar. İspanyol kadınların çalıştığı sektörlerin (İspanyol kadınların beklenen en yüksek yıllık geliri elde edebildikleri kategoriler olan sekreterlik ve yönetici asistanlığı da dahil)  neredeyse dörtte üçü en yüksek risk grubundaki ilk 10’da yer alıyor. Öte yandan beyaz erkekler, bu yüksek riskli meslek gruplarında neredeyse çalışmıyorlar.

Otomasyon aynı zamanda, kadınların maaşlarında erkeklerin maaşlarına oranla daha büyük bir delik açabilir. Erkeklerin tekelinde olan yüksek riskli meslekler -yine kamyon şoförleri, fabrika çalışanları- genellikle düşük ücretliyken, daha çok kadınların tekelinde olan yüksek risk grubundaki meslekler, yüksek ya da düşük ücretli mesleklerin adeta bir yelpazesi gibi.

Hegewisch, “Bu kısmen, kadınların kazanç dağılımının daha çok birbirine kenetlenmiş olmasından kaynaklanıyor” diyor. Bu, kadınların çoğunun meslekte erkeklerden daha az kazançlı işlere sahip olduğu anlamına geliyor (Erkekler tarafından temsil edilen meslek gruplarından 20’de 3’ünde ortalama yıllık 80.000$ kazanırlarken, kadınların ilk 20 mesleğinin hiçbirinde bu gelire ulaşmaları mümkün değil). Fakat tabi aynı zamanda bu durum kadınların yoğun olduğu mesleklerin “geleneksel olarak orta sınıfa bir köprü gibi hizmet sunan” sofistike bir yazılım ya da yapay zeka yoluyla otomasyon için olgunlaşmış olmasından da kaynaklanıyor: Bunlar muhasebecilik, insan kaynakları yöneticileri, tıbbi sekreterlik, saymanlık, avukat yardımcılığı gibi bilgi tabanlı meslekleri kapsıyor.

Hegewisch “Erkekler için, inşaat ve teknikerlik gibi orta yetenek gerektiren iyi işlere sahipsiniz” diyor. Bu tip işlerin çoğu $40.000 civarı yıllık ortalama gelire sahip. Çok fazla dijital literatüre ihtiyaç duymuyorlar ve “çekip gitmeyecekler, en azından gömülüp yok olmaları beklenmiyor.”

Dijital yetenekler edinmeyen kadınların yeterli seçeneği de olmuyor. Çalışma sonucuna göre, iyi kazançları olanlar da buna dahil. “Kadınlar, erkeklere oranla bilgisayarlar ve dijital medya ile çalışmaya daha yatkın” olsalar da, ki bu kazanç potansiyellerini artırıyor, “dönüşleri erkekler için kadınlar için olduğundan, önemli ölçüde daha yüksek oluyor”. Yüksek teknolojiye dayalı işler yaptıklarında kadınların senelik olarak aldıkları maaş farkı $436 olurken, çalışmanın sonucuna göre aynı durumda erkeklerin $740 oluyor. Bu, %41’lik bir farka tekabül ediyor.

Teknik alanda bazı gelişmeler de oluyor: En yüksek ücretli ilk üç teknik meslekteki kadınların payı azalırken, beyaz olmayan kadın sayısı arttı. Yine de, İspanyol kadınların dijital alanda çalışma olasılığı yüzde 76 daha az.

Hegewish “Bilişim ve Teknoloji alanındaki meslekler iş gücünün sadece %5’ini oluşturuyor” diyor. “Ancak her şeyi tasarlayışımız üzerinde bunun çok ciddi etkileri var: Sürücüsüz araçlardan, yeni medikal ekipmanlara ya da mutfaklara kadar aklınıza gelebilecek her şeyin tasarımında.” Onlar, yapay zekaları geliştiren ve önyargılı sonuçlara karşı algoritmaları düzenleyen ve işe alımları gerçekleştiren insanlar. 2018 itibariyle ise, kadınların sadece %22’si bu alanda çalışıyordu.

Hegewish “Masada ya da tasarım ekibinde farklı seslere sahip değilseniz, çarpık sonuçlara ulaşırsınız” diyor.

Tabii ki, belirli bir derecede otomasyon kadınların işlerinin doğasını çoktan değiştirdi. Son birkaç çeyrek asra dağılmış olan “bilişim devrimi” sırasında, denizaşırı bazı düşük ücretli imalat ve emek işleri almak kolaylaştı. Sonuç olarak kadınlar, tekstil, hafif imalat ve elektronik süreç firmalarından çıkartılarak, çağrı merkezleri ya da kopyalama gibi alanlara yerleştirildiler. “Kadınların üretimdeki yeri çoktan otomasyona geçti” diyor Hegewish ve ekliyor, “erkeklerin (imalat) işleri henüz aynı durumda değil”

Ve teknolojik değişimler, bazılarını elimizden alırken bazı yeni seçenekleri de çoktan sunmaya başladı. Geçici iş sözleşmeleriyle çalışma da hala işgücünün küçük de olsa bir kısmını temsil ediyor ve genellikle istikrarsız ve boşa bir çaba olarak görülüyor. Ancak hem kadınlar hem de erkekler bu geçici işçiliğe, ek gelir için rağbet gösteriyorlar ve böylece katılmak istedikleri grupla gelirlerini muhtemelen eşitleyebiliyorlar. Hegewish “Yeni fırsatların önünü açıyor ve evden çalışabiliyorsunuz ve bu önyargının üstesinden gelebilir, çünkü bu çok daha evrensel bir satış platformu” diyor. “Çocuk bakımı, bakıcılık gibi işlerle ya da kolej sorumlulukları ile Uber ve Lyft gibi çalışma biçimleri mümkün oluyor -çok daha mümkün- çünkü şayet buna sadece tamamlayıcı bir gelir olarak bakıyorsanız, çalışma saatlerinde esneklik sağlıyor.”

Tıpkı “geleneksel” işgücündeki rolleri gibi, kadınlar ve erkekler, bu tarz geçici işlerde de yaptıkları iş anlamında ayrılıyorlar. Erkekler hala şoför olarak kabul görürken, kadınlar daha çok online girişimler ve platform merkezli yerel işlere uygun görülüyorlar. Ve bu durum, kadınlar için bir başka uygun olmayan, cinsiyet eşitsizliğine dayanan; fesihlerde daha yüklü tazminatların olduğu (Uber uygulamasını bir saat erkene almak, temizlemeye gideceğiniz sözünü verdiğiniz bir eve gitmeyi iptal etmekle aynı potansiyel etkiyi oluşturmuyor); ve çok daha fazla online tacizin olabileceği bir iş yeri dinamiği yaratıyor.

Siyasetçiler ve işverenler bu gerçeklere karşı kör değiller: Hegewish’e göre otomasyonla ilgili tüm bu kaygılar, bir çoğunu daha dirençli bir iş gücünü nasıl yaratırız noktasına getirdi. Sadece dikkatin büyük kısmı erkeklere verilmiş durumda.

New America’dan bir araştırmacı olan Molly Kinder, “Kadınlar, cinsiyet eşitliği teriminin ve artan ekonomik hareketliliğin gerisinde bir noktaya düştüğünden, bizler, erkeklerin düşüşünü engellemek ve gelecek mesleklere dair meziyetlerini geliştirebilmek için politikalar tasarlıyoruz ama bunu kadınlar için yapmıyoruz” şeklinde bir açıklama getiriyor.

Önerilen çözümlerin bir çoğu “hayat boyu öğrenim” programlarını ya da işgücü geliştirme girişimlerini içeriyor. Ancak kadınlar aynı zamanda bakıcılar. Hegewish “Problem insanların vaktinin olmayışında…. ya da bilgisinin” diyor. Rapor, bu durumda, insanların kariyerlerinde ilerleyebilmeleri için ücretli aile bakım politikalarını genişletmeyi ve iş eğitimleriyle işçileri bilgilendirmeyi öneriyor.

Tüm cinsiyet ikiliklerinin ötesine bakıldığında, otomasyona hazırlanırken, işçilerin seslerini de hesaba katmalıyız. Mariott Otel çalışanları, binalarına yeni teknoloji adapte edilmeden önce, masada kendilerini temsilen bir sandalye olacağının garantisini almak için greve gittiler. Las Vegas Mutfak İşçileri Sendikası üyeleri de aynısını yaptılar. Hegewish “İnovasyonun, insan merkezli olmasını sağlamalıyız.” diyor ve ekliyor: “Sadece üst-alt meselesi değil bu ya da mümkün olduğunca işçiyi azaltmak meselesi de değil. Böyle bir yaklaşım, sadece süreçteki herkes için koşulları kötüleştirir.”

Kaynak: CityLab