Margaret Thatcher’ın başbakanı olduğu süreden itibaren, Birleşik Krallık’taki hazine arazilerinin yaklaşık yarısı özelleştirildi. Kamuya ait toprakların özelleştirilmesi konut yapısında önemli bir değişime yol açtı. Sosyal konutlar, 1981’de konut arzının %31’ini oluştururken 2012’ye gelindiğinde sadece %18’ini karşılar oldu.
Konutta kamu yararı sağlayan malların satışıyla, yerel otoritelerin konut ve iklim krizine yönelik çözümler geliştirmedeki yetkinliği azaldı. Arazinin özelleşmesiyle kentteki emekçiler yerlerinden edildi ve sosyal eşitsizlikler daha da arttı.
Buna karşılık, daha kapsayıcı bir kent olmak adına Liverpool arazi komisyonu kurdu. Komisyonu oluşturan katılımcılar kamu ve özel sektörlerden gelirken akademisyenleri ve gönüllüleri de barındırıyor. Ekonomistlerin topluluk refahı olarak da adlandırdığı vatandaş merkezli yerel ekonomik gelişimin sağlanması amaçlanıyor. Uzun süreler boyunca, kamu yetkilileri kent topraklarını büyüme ekonomisi perspektifine sıkıştırdılar.
Büyüme kaygıları yatırımları çekmeye odaklanırken toplumun sosyal konut veya yeşil alanlara duyduğu ihtiyacı göz ardı etti.
Bunun aksine, arazi komisyonunun hazırladığı raporda Liverpool’daki kent arazilerinin sosyal fonksiyonlarını yeniden kazanabilmeleri için bazı öneriler geliştirildi:
- Kamu arazilerini toplum kuruluşlarına açık hale getirmek ve sosyal hayata katkı sağlayan projeleri (örn., kooperatifler, yeşil alanlar, sosyal girişimler) desteklemek,
- Kamu arazi kaynaklarının, bunun içinde kullanılmayan arazileri de dahil ederek, çevrimiçi bir haritasını çıkarmak,
- Daha önce değerlendirilememiş arazilerin geliştirilmesi ve artan arsa rayiç bedellerinden elde edilen kârı, geçmişteki Liverpool’un köle ticaretindeki rolüne binaen, tazminatlara ayırmak,
- İklim kriziyle savaşmak için kamu arazilerini yeşil altyapı kurmaya kullanmak.
Kaynak: City Monitor