Yeni bir kanun tasarısıyla, kentin bisiklet altyapısının tamamen değiştirilmesi öngörülüyor.
Aralık ayında Berlin’i daha fazla bisiklet ve yaya dostu bir şehir haline getirme planları açıklandığından beri, bu planın bir devrim niteliğinde olduğu düşünülüyor. Yeşiller Partisi tarafından sunulan yeni kanun taslağı, başlangıç olarak kent genelinde en az 100 km bisiklet yolu olacağını söylüyor.
Taslak, 2025 yılına kadar şehrin ve bazı önemli banliyö merkezlerinde bulunan üç veya daha çok katlı park yerlerinde 100.000 yeni bisiklet park yeri oluşturulmasını da içeriyor. Bu arada, Berlin’de mevcut bisiklet yolları ağı her ne kadar geniş olsa da bazı yollar otomobil yolları ile kesişiyor ve ayrılmamış durumda. Taslakta ise şimdikine göre yollar daha katı ve cesur bir şekilde korunacak. Hatta yol kenarlarındaki bisiklet yolları, tüm şehir sokaklarının üçte birini kapsayacak şekilde ve mevcuda göre %18’lik bir artışla genişleyecek. Berlin’in bu planları, temel bisiklet altyapısını bile sunmak için mücadele veren şehirlere bakıldığında, ilham verici hatta ütopik görünüyor.
Fakat bu, değişikliklerin gerekli olmadığı anlamına gelmiyor. Geçen yıl, dokuzu bisikletli olmak üzere otuz üç Berlinli, motorlu taşıt kazalarında hayatını yitirdi. Otuz kırk yıl önce Berlin sokakları bu kadar büyük bir şehir için trafiksiz görünüyordu, fakat şimdi yollar hep yoğun ve tıkalı ve şimdi yol kenarlarındaki bisiklet yolları da bu yoğunluktan dolayı korunamaz hale gelmiş durumda. Bu durum insanların kendini öncelikli olarak güvende hissetmeyip ve bu nedenle bisiklet kullanmayı tercih etmemesine sebep oluyor.
Bu sorunlara bir çare bulmak için yalnızca alternatif bir bisiklet yolu ağı oluşturmak önerilmedi. Yasada ayrıca, tehlikeli kavşaklardan her yıl daha fazlasının düzenli yol sistemi şeklinde yeniden modellenmesini de görmek mümkün.
Bisiklet konusunda dünyadaki en ileri iki şehir olan Kopenhag’da ve Amsterdam’da çalışanların yarısından fazlası işine bisikletle giderken, Berlin bu oranın %25’e ulaşması için mücadele veriyor. Berlin, Hollanda ve Danimarka başkentlerine göre daha büyük, ancak aynı zamanda Avrupa’nın neredeyse hiçbir yerinde olmayan bir bisiklet altyapısına elverişliliği bulunuyor.
Berlin sokakları, genellikle Avrupa standartlarına göre geniş. Özellikle kaldırımlar o kadar geniş ki yayalar, bisikletçiler ve hatta kafelerin oturma yerleri fazla sıkışmadan aynı anda barınabilirler. Kentin çok merkezli düzeninden dolayı farklı yerlere gitmek ve ortam değiştirmek yürüyerek zor oluyor, fakat bisiklet kullanımı yaygınlaşırsa bu çok daha kolay olabilir.
Yeni kanun taslağı hakkındaki öneriler ve değişiklik çalışmalarını diğer şehirler de arzulayabilir. Ama eğer Berlin’i dünyanın en bisiklet dostu şehirlerinden biri haline getirecek gerçek ve köklü değişiklikler yapılamazsa, başka bir yerde yapılabileceğini görmek çok daha zor olacaktır.
Kaynak: CityLab