İklim krizi bağlamında düşük karbon ekonomisine geçiş ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme gibi tartışmalar daha önce çokça yapıldıysa da ekolojik tahribatın azaltılması, ormanların, su havzalarının, tarım arazilerinin ve yaban hayatın korunması yönündeki tartışmalar şimdiye kadar çok ciddiye alınmamıştı. Şimdi ise küresel salgın vesilesiyle kentleşme pratiğimizinin daha güçlü bir şekilde sorgulanmasına tanık oluyoruz. Dolayısıyla, kentsel yayılma, yoğunluk, ulaşım tercihleri ve kompakt kentler gibi temaların önümüzdeki dönemde daha fazla tartışılacağı ve bu alanlara dair yeni planlama araçlarının önerileceğini söylemek mümkün.
“Koronavirüs salgını sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” şeklindeki söylem her ne kadar fazla iddialı gibi görünse de daha şimdiden birçok alışkanlığımızın değiştiği dikkate alınınca, bunun çok da abartılı bir söylem olmadığı anlaşılacaktır.
Nasıl ki 19. yüzyıldaki kolera salgınları ve 20. yüzyıldaki İspanyol Gribi, kent planlaması üzerinde kalıcı değişimlere sebep olmuşsa, benzer bir sürecin 21. yüzyıl kentlerinde de yaşanması kaçınılmazdır. Gündelik hayatın büyük ölçüde değişime uğradığı bu süreçte, kamu hizmetlerinde yeni ihtiyaçlar belirmiş; şehircilik ilkeleri, planlama araçları, kentsel politika ve stratejiler sorgulanır hale gelmiştir.
Yakın gelecekte de bilim insanları, üniversiteler, meslek örgütleri ve yerel yönetimler kentlerin geleceğine dair kapsamlı analizler yapacak ve yaşadığımız küresel salgın sürecinin kentlerdeki kalıcı etkileri üzerine planlama araçları önereceklerdir. Ancak daha şimdiden gelecekte daha yoğun bir şekilde konuşacağımız dört olgudan bahsedebiliriz: Kentleşme pratikleri, teknoloji kullanımı, çalışma yaşamı ve ulaşım tercihlerindeki değişimler.
Kentleşme Pratikleri
Hayvanlardan insanlara bulaşan virüslerin nedenleri üzerine yapılan birçok tartışmanın vardığı ortak kanı, yaban hayatının sürdürüldüğü alanların tahribatı ve ormansızlaşma gibi olguların bu tip hastalıkların yayılmasında birincil derecede etkili olduğudur.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2016’da yayınladığı bir rapora göre, genişleyen popülasyon ve etkileri ağırlaşan iklim krizi; ormansızlaşma, şehirleşme ve tarım arazilerini genişletme yönünde daha fazla baskı yaparken, bu durum hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklara da fırsat sunuyor. Yine raporda belirtilene göre; tüm bulaşıcı hastalıkların %75’inin yanı sıra, insanlardaki zoonetik bulaşıcı hastalıkların yaklaşık %60’ı, arazi kullanımındaki ve tarımsal endüstrideki değişikliklerle yakından ilintili.[1]
İklim krizi bağlamında düşük karbon ekonomisine geçiş ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme gibi tartışmalar daha önce çokça yapıldıysa da ekolojik tahribatın azaltılması, ormanların, su havzalarının, tarım arazilerinin ve yaban hayatın korunması yönündeki tartışmalar şimdiye kadar çok ciddiye alınmamıştı. Şimdi ise küresel salgın vesilesiyle kentleşme pratiğimizinin daha güçlü bir şekilde sorgulanmasına tanık oluyoruz. Dolayısıyla, kentsel yayılma, yoğunluk, ulaşım tercihleri ve kompakt kentler gibi temaların önümüzdeki dönemde daha fazla tartışılacağı ve bu alanlara dair yeni planlama araçlarının önerileceğini söylemek mümkün.
Ancak bu konuda da büyük bir ikilem yaşanacağına dair öngörüler bulunuyor. BM’nin iklim değişikliği ve şehirler programı konusunda kıdemli danışmanı olan Richard Sennett, yoğunluğu azaltmaya dönük çabayla iklim krizi arasında bir çelişki tarif ediyor. Yoğun şehirlerin enerji tasarrufu bakımından daha avantajlı olduğunu söyleyen Sennett, uzun vadede halk sağlığı ile iklimin birbiriyle rekabet eden talepleri arasında bir çatışma olacağını düşünüyor.[2] Kuşkusuz, salgın sonrasında bireysel araç kullanma eğiliminin ve dolayısıyla karbon emisyonlarının artması ile toplu taşıma araçlarındaki yoğunluğun halk sağlığı üzerindeki etkileri bu çatışmanın sadece bir diğer boyutunu oluşturuyor.
Teknolojinin Daha Fazla Kullanıldığı Bir Dünyaya Doğru
Salgın sonrasında, dijitalleşme, yapay zekâ, otomasyon gibi alanların kamu ve özel sektörde daha fazla konuşulacağı, günlük hayatımızda da bu gibi uygulamalarla daha fazla temas edeceğimiz muhakkak. Bu kapsamda “akıllı kentler” tartışmalarının derinleşeceğini ve bu alandaki kimi uygulamaların yaygınlaşacağını, ayrıca kamu ve özel sektör yatırımlarında bu alana dair bütçenin kademeli olarak artacağını da öngörebiliyoruz. Bu noktada, otoriterleşme eğilimlerini güçlendirmeyecek ve şirketlerin egemenliğine yol açmayacak kamucu bir perspektifin hakim kılınması için, kişisel bilgilerin gizliliği ve denetim toplumu gibi olgular hakkında uyarılarda bulunan bilim insanlarına ve politik hareketlere daha fazla kulak kabartmak gerekecek.
Çalışma Yaşamında Değişim
Çok konuşulan diğer başlıklardan biri de teknolojinin kullanımıyla bağlantılı olarak, artan uzaktan çalışmanın konut işyeri ilişkisinin bazı sektörlerde önemsiz hale gelmesidir. Dijital teknolojilerin elverdiği ölçüde uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla birlikte esnek çalışma modellerinin yaygınlaşacağı ve ayrıca otomasyonun daha fazla kullanılmasının bazı meslekler üzerinde istihdam azaltıcı bir etki yaratacağı düşünülüyor. Ancak, başkaca yeni mesleklerin de istihdam içindeki payının artacağı öngörülüyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018’de geleceğin meslekleriyle ilgili hazırladığı bir raporda otomasyonun insanların yerine kullanılma eğiliminin önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağı, insanların nasıl ve nerede çalışacağına dair kapsamlı değişimlerin olacağı ve Dördüncü Sanayi Devrimi denilen bu süreçteki değişimden herkesin farklı şekillerde etkileneceği vurgulanıyordu.[3] Söyleyebiliriz ki salgınla birlikte bu süreç daha da hızlanabilir ve yakın gelecekte iş yaşamında kapsamlı dönüşümler yaşanmaya başlanabilir. Bu kapsamda, büyük veri, nesnelerin interneti, insansı robotlar, makine öğrenmesi, bulut bilişim, biyoteknoloji ve şifreleme gibi alanların iş yaşamında daha yaygın kullanılacağı; dijital pazarlama, veri analisti, yapay zeka ve makine öğrenmesi uzmanları, büyük veri uzmanları, yazılımcılar, inovasyon profesyonelleri, robotik uzmanları gibi bazı mesleklerin bu kapsamda gelişeceği; veri giriş personeli, muhasebeci, sekreter, montaj işçileri, müşteri hizmetleri personeli, denetçiler, kasiyerler, sigorta memurları gibi bazı mesleklere ise daha az ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor.
Ulaşım Tercihleri Değişecek mi?
Salgın dönemindeki davranış değişiklikleri dikkate alındığında, gelecekte toplu ulaşımı tercih edenlerin kısmen azalacağını ve kişisel araç kullanma eğiliminin de artacağını söylemek mümkün. Bunun dışında, gerekli topografyaya sahip kentlerde bisiklet ve elektrikli scooter kullanımında da artış yaşanacağına dair beklentiler bulunuyor. Dolayısıyla, kentler bu davranış değişikliklerini yönetme ve oluşacak yeni taleplere cevap verebilme konusunda yakın zamanda sınanmaya başlanacak. Daha şimdiden kent merkezlerini motorlu araçlardan arındırma yönündeki eğilim ile salgın sonrasında artan bireysel otomobil kullanma yönündeki eğilim arasında bir çekişme yaşanacağı görülüyor. Aynı şekilde, bisiklet yolları ağının genişletilmesi, paylaşımlı yolların ve bisiklet otoparklarının artırılması yönündeki beklentilerin de artması çok olası. Özetle, önümüzdeki dönem kentler, otomobillerin egemenliğindeki kent arazi kullanımının, bisiklet ve yaya odaklı projelerle geriletilmesi yönündeki çaba ile bireysel otomobil kullanıcıları arasındaki rekabetin artacağı bir döneme tanıklık edebilir. Aşağıda salgın döneminde alınan önlemleri incelediğimizde de bu konunun birçok kentte gündem olduğunu görebilmekteyiz.
Dünya Kentlerinden Örnekler
Küresel salgın süreci; yürünebilir, araçsız ve temiz havaya sahip kentleri savunanların fikirlerini uygulamak için benzeri görülmemiş bir fırsat sundu. Yapılan çeşitli araştırmalar, daha yeşil kentlerin salgınlara karşı daha dirençli olduğunu ortaya koyuyor. Hava kirliliği ile Covid-19 vakalarındaki ölüm oranları arasındaki pozitif korelasyon bilinen bir gerçek ve bu konuyla ilgili yakın zamanda Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma[4] da bu bilgiyi bir kez daha teyit etti.
Hava kirliliğini azaltma ve yayalara daha fazla alan yaratma adına yapılan uygulamaların birer parçası olarak Bogota, Kolombiya; Calgary, Kanada; Denver, Colorado; St Paul, Minnesota; Köln, Almanya ve diğer bazı şehirlerde sokaklar araç trafiğine kapatıldı. Bu uygulamaların hava kalitesini iyileştirmek dışında bir başka haklı gerekçesi daha var: Park alanlarına erişimi olmayan bölgelerin park alanlarına yığılmasını önlemek ve yoğunluğu azaltmak.
Yayalaştırmayla birlikte yürütülen bisiklet ağını genişletme çalışmaları da dikkat çekici bir boyuta ulaştı. Bogota, zaten geniş bir bisiklet ağına sahipken, ağına 72 mil daha eklemenin hazırlıklarına başladı. Aynı şekilde Berlin de yeni bir bisiklet ağı çalışmaları yürütüyor. Budapeşte ise büyük caddelere geçici bisiklet şeritleri kurarak, iş ya da alışveriş için evden çıkması gereken insanları otomobil kullanmak yerine bisiklet kullanmaya teşvik ediyor.[5]
Aşağıda, araç trafiğinden arındırma ve yayalaştırma uygulamaları başta olmak üzere, çeşitli yerel ve merkezi yönetimlerin sosyal ve kültürel alanlarda aldığı önlemlere yer veriliyor.
Oakland (ABD)[6]
Oakland kenti, sokağa çıkma kısıtlamasının yaşandığı günlerde otomobillerin kentin bazı bölgelerine girmesini yasaklayarak, yürüyüşe çıkan, spor yapan ya da bisiklete binen insanların aralarındaki mesafeyi korumalarına olanak sağladı. Ortalama 1,5 metre genişliğindeki kaldırımların yayalar için risk oluşturduğunu düşünen kent yönetimi, daha fazla yaya erişimine izin vermek için toplamda 74 mil (toplam miktarın %10’u) uzunluğundaki sokakları otomobillere kapattı. Sokağa çıkma kısıtlamasının kalkmasından sonra bu uygulamanın devam edip etmeyeceği ise şu an uygulanmakta olan sürecin ne derece kabul gördüğüne göre değişecek.
İngiltere[7]
Geçtiğimiz günlerde Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, salgın esnasında milyonlarca insanın egzersiz veya sosyal mesafeli ulaşım için bisiklet kullanmayı tercih etmesinin, işlerin normale dönmesinden sonra da devam etmesi gerektiğini söyledi. Toplu taşıma araçlarındaki kısıtlamaların devam edeceği düşünülerek, gelecekte bisiklet, e-scooter ve yürüyüş gibi alternatifler üzerinde durulmasını düşünen yetkililer bu altyapının büyütülmesi ile toplu taşıma üzerindeki baskının azaltılabileceğini düşünüyor. Hükümetin bu kapsamda 2025 yılına kadar bisiklet ve yürüme kapasitesini iki katına çıkarmayı hedefleyen 2 milyar poundluk bir yatırım stratejisi bulunuyor.
İskoçya[8]
Yeni Zelanda’dan sonra İskoçya da bir hükümet politikası olarak taktiksel şehirciliği uygulamaya başladı. Otomobillerden arındırılan yolların hızlı bir şekilde yayalar ve bisikletliler için güvenle hareket edilen alanlar haline getirildiği bu uygulamalar Berlin ve Bogota’da da uygulanıyor. İskoçya da fiziksel mesafeyi artırmak için kaldırımları genişletirken, taktiksel şehircilik uygulamalarını gerçekleştirmek için 10 milyon poundluk bir bütçe oluşturdu.
Paris (Fransa)[9]
Paris de bisiklet ve yaya yollarını genişletecek planları uygulamaya başladı. Salgın öncesinde de kent merkezine araç girişlerini azaltmayı hedefleyen Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, bisikletlere kentte daha fazla yer açmak ve kirliliği azaltmak için çalışmalarını hızlandırdı. Paris’teki motorlu araç trafiğinin pandemi öncesi seviyeye dönmesinin mümkün olmadığını söyleyen Hidalgo, Paris’i “15 dakikalık kent” haline getirmeyi, herkesin ihtiyacı olan her şeye kendi mahallesinde ulaşmalarını sağlayacak bir kentleşme planladıklarını açıkladı.
Budapeşte (Macaristan)[10]
Budapeşte’de şehirdeki birçok önemli rota için geçici bisiklet yolları oluşturulmasına karar verildi. Bu sayede koronavirüs salgını süresince alternatif ve güvenli bir ulaşım biçimi sunulacağını belirten yetkililer, önümüzdeki günlerde hayata geçirilecek planların kesinleştiğini bildirdi. Koronavirüs nedeniyle yürürlükte olan kısıtlamaların, eylül ayına dek kademeli olarak da olsa süreceğini öngördüklerini belirten yerel yetkililer, alınacak olumlu geri dönüşlerle pandemi sürecinin sonrasında bisiklet yollarının kalıcı hale gelebileceğini de bildirdi.
Londra (İngiltere)[11]
Londra Belediyesi internet sitesinde oluşturduğu koronavirüs sekmesiyle kente dair salgın güncellemelerini ve çeşitli alanlara dair rehberlerini yayınlıyor. Ayrıntılı rehberler arasında çeşitli mekanlara ait sosyal mesafe kurallarının standartları, kentteki gönüllülük ve bağış sisteminin ayrıntıları, eğitim ve çocuk bakımı hizmetleri, zihin sağlığını korumak için dikkat edilmesi gerekenler ve öneriler ile sık sorulan soruların yanıtları paylaşılıyor. Ayrıca merkezi yönetimin sağlık ve güvenlik politikalarının anlatıldığı web sitelerine yönlendirmeler yapılıyor.
Helsinki (Finlandiya)[12]
Helsinki Belediyesi de koronavirüs hakkında hazırladığı sekme altında yardım hatları, sağlıkla ilgili talimatlar, uzaktan eğitim, çevrimiçi kültürel hizmetler, ulaşım hizmetleri ve işletme destekleri hakkında güncellemelerini paylaşıyor. Ayrıca, Helsinki’de yerel topluluklar ve yardım kuruluşları bir araya getirildi ve gönüllüler salgın süresince 80 yaşın üzerindeki vatandaşlarla 38 binin üzerinde telefon görüşmesi yaparak günlük ihtiyaçlarıyla ilgili talepleri topladı.
Nice (Fransa)[13]
Yerel ekonominin yeniden canlanmasını desteklemek için Nice şehri işletmelerin sağlık güven etiketi olan ‘Label Confiance Sanitaire’ uygulamasını başlattı. Korona salgını sonrası sağlık güvenliği kurallarına uyduklarını göstermek için mağazalar ve diğer işletmeler bu etiketi kullanabiliyorlar. Etiket, müşterilere burada alışverişin güvenli olduğunu garanti ediyor.
Nantes (Fransa)[14]
Nantes, bağış toplamak, girişimleri desteklemek ve Nantes halkının ihtiyaçları hakkında bilgi toplamak için bir karşılıklı yardım platformu kurdu. Bu kapsamda yaklaşık 750 Nantes vatandaşı gönüllü görevler için başvuruda bulundu ve bunların 300’ü alışveriş, yiyecek dağıtımı, tıbbi ve sosyal kurumları destekleme ve teslimat yapma konularında harekete geçirildi. Ayrıca, maske taleplerini karşılamak üzere 15 mahalle derneğini ve 100’den fazla terziyi bir araya getiren “Des Femmes en Fil” adındaki oluşum da Nantes tarafından destekleniyor.
Bratislava (Slovakya)[15]
Karantina dönemi Avrupa’da en çok yaşlı nüfusu etkiledi. En riskli grubu oluşturan yaşlıların sıkı tedbirlerle denetlenmeleri uzun süre dışarıyla temaslarının kesilmesi depresyon ve yalnızlık duygusunun artmasına neden oldu. Bu etkileri hafifletmek adına, Bratislava’da ziyaret yasağı bulunan yaşlı bakım evleri önünde açık hava konserleri yapılıyor. Konserler sadece tesislerdeki yaşlılara değil, aynı zamanda sosyal hizmet uzmanlarına da moral destek sağlıyor.
Atina (Yunanistan)[16]
Atina, korona salgını esnasında evsizleri korumak için 400’den fazla yataklı bir sığınak oluşturdu. Yedi katlı üç binadan oluşan kompleks Nisan ayında açıldı. Merkezde, ücretsiz yemek ve psikososyal desteğin yanı sıra, TV, internet, çamaşırhane ve ortak mutfaklar yer alıyor. Korona gibi salgın durumunda vücut direnci daha düşük olan evsizlerin hastalıktan daha fazla etkilendiği düşünülüyor.
Glasgow (İskoçya)[17]
İskoçya’nın çağdaş görsel sanat festivali olan Glasgow International, koronavirüs pandemisinin ardından 2021 yılına kadar ertelenerek, çevrimiçi bir program olarak yayınlandı. Jenkin van Zyl, Yuko Mohri, Alberta Whittle ve Liv Fontaine gibi sanatçılar, dijital program için yeni çalışmalar yaparken, festival direktörü Richard Parry de sesli bir festival tanıtımı yayınladı. Tüm program glasgowinternational.org adresinden bir süreliğine ücretsiz olarak yayınlandı.
Düsseldorf (Almanya)[18]
Düsseldorf’ta kültürel faaliyet yürüten kurumların salgında kapalı olması nedeniyle, çevrimiçi olarak çok çeşitli ücretsiz dijital etkinlikler yapılıyor. Sanal müze turları, konserler ve opera performanslarının yanı sıra çocuklar ve gençler için uygulamalı aktiviteler ve eğitimler de yapılıyor. Düzenli olarak güncellenen bu programlar Düsseldorf Kültür Departmanı’nın web sitesinden ulaşılıyor.
Kaynaklar:
[1] “Hızlı Kentleşme ve Ormansızlaşmanın Ölümcül Virüslerle Bağlantısı”, Kadıköy Belediyesi Akademi, http://www.kadikoyakademi.org/hizli-kentlesme-ve-ormansizlasmanin-olumcul-viruslerle-baglantisi/, Erişim: 14.05.2020.
[2] “Koronavirüs sonrası kentler: Covid-19 kentsel hayatı radikal bir şekilde nasıl değiştirebilir”, Kadıköy Belediyesi Akademi, http://www.kadikoyakademi.org/koronavirus-sonrasi-kentler-covid-19-kentsel-hayati-radikal-bir-sekilde-nasil-degistirebilir/, Erişim: 14.05.2020.
[3] The Future of Jobs Report 2018, World Economic Forum, https://www.weforum.org/reports/the-future-of-jobs-report-2018, Erişim: 10.05.2020.
[4] “Air pollution linked with higher COVID-19 death rates”, https://www.hsph.harvard.edu/news/hsph-in-the-news/air-pollution-linked-with-higher-covid-19-death-rates/, Erişim: 12.05.2020
[5] “The Pandemic Could Be an Opportunity to Remake Cities”, https://www.wired.com/story/pandemic-opportunity-remake-cities/, Erişim: 12.05.2020
[6] “No Cars”, https://99percentinvisible.org/episode/the-natural-experiment/4/, Erişim: 12.05.2020
[7] “£2 billion package to create new era for cycling and walking”, https://www.gov.uk/government/news/2-billion-package-to-create-new-era-for-cycling-and-walking, Erişim: 12.05.2020
[8] “Scotland Pledges £10 Million For Pop-Up Cycleways And Sidewalks During Lockdown”, https://www.forbes.com/sites/carltonreid/2020/04/28/scotland-pledges-10-million-for-pop-up-cycleways-and-sidewalks-during-lockdown/#43883f642278, Erişim: 12.05.2020
[9] “Paris Has a Plan to Keep Cars Out After Lockdown”, https://www.citylab.com/transportation/2020/04/paris-cars-air-pollution-health-public-transit-bike-lanes/610861/, Erişim: 12.05.2020
[10] “Budapeşte, Pandemi Süresince Geçici Bisiklet Yolları Oluşturuyor“, https://www.cyclistmag.com.tr/2020/04/13/budapeste-pandemi-suresince-gecici-bisiklet-yollari-olusturuyor/, Erişim: 12.05.2020
[11] “Coronavirus updates and guidance”, https://www.london.gov.uk/coronavirus, Erişim: 13.05.2020
[12] “Coronavirus updates from Helsinki”, https://www.hel.fi/helsinki/coronavirus-en/, Erişim: 13.05.2020
[13] “Label Sanitaire Nice”, http://www.nice.fr/fr/actualites/label-sanitaire-nice?type=articles, Erişim: 12.05.2020
[14] “À vos masques”, https://metropole.nantes.fr/entraide-masques, Erişim: 12.05.2020
[15] “Bratislava organizes outdoor concerts for seniors”, https://www.themayor.eu/en/bratislava-organizes-outdoor-concerts-for-seniors, Erişim: 12.05.2020
[16] “Athens – Shelter for 400 homeless”, https://covidnews.eurocities.eu/2020/05/04/athens-shelter-for-400-homeless/#more-3630, Erişim: 13.05.2020
[17] “Glasgow international Digital Programme”, https://glasgowinternational.org/, Erişim: 13.05.2020
[18] “Doors closed, eyes and ears wide open”, https://www.duesseldorf.de/kulturamt/0211kulturdigital, Erişim: 13.05.2020