You are here

Koronavirüs sonrası kentler: Covid-19 kentsel hayatı radikal bir şekilde nasıl değiştirebilir

Pandemiler her zaman kentleri şekillendirmiştir. Gözetimin artmasından tutun da yoğunluk azaltmaya ve yeni topluluk aktivizmine kadar farklı biçimlerde Covid-19 da bunu yapıyor zaten.

Jack Shenker, The Guardian, 26 Mart 2020 (Türkçesi: Özge Güneş Gürsel)

Thames Nehri’ni takip ederek bir buçuk kilometre boyunca devam eden Victoria Embankment [Londra’daki Thames Nehri kıyısındaki yürüyüş yolu], birçok insan için Londra’nın özüne işaret eder. Britanya’yı resmeden eski bir kartpostal da bu geniş gezinti yollarını ve muhteşem bahçeleri tasvir eder. 

Şimdi kentsel bilincimize sıkı sıkıya bağlı olan bu alan aslında bir pandeminin ürünüdür. 19. yüzyılda yaşanan yıkıcı küresel kolera salgını öncesinde yeni, modern bir kanalizasyon sistemine ihtiyaç asla duyulmuyordu. [Pandemi olmasaydı] Joseph Bazalgette’in, atık suyunu güvenli bir şekilde aşağı doğru ve içme suyundan ayıracak şekilde tasarladığı inşaat mühendisliği başarısı asla gerçekleşmeyebilirdi.

Kentin yasalarında ve kimliğinde derin değişikliklere sebep olan M.Ö. 430’daki Atina Vebası’ndan, Avrupa toplumlarındaki sınıf gücü dengesini dönüştüren Orta Çağ’daki Kara Ölüm’e ve Sahra altı Afrika’daki Ebola salgınlarına dek günümüzün hiper-küreselleşmiş şehirlerinin birbirine bağlılığını da gösteren halk sağlığı krizleri, metropolde iz bırakmaktan geri kalmıyor.

Dünya, koronavirüsün hızlı yayılmasıyla savaşmaya devam ederken, birçok insan evlerine kapanıyor; hareket etme, çalışma ve kent üzerine düşünme şeklimiz kökten değişiyor. Bazıları ise bu düzenlemelerin hangilerinin pandemi bittikten sonra da süreceğini merak ediyor.

Kent planlamacılarının karşılaşacağı en acil sorulardan biri, yoğunlaşma ile ayrıştırma arasındaki görünür gerginliktir ki bunlar şu anda enfeksiyon bulaşmasını engellemek için kullanılan temel araçlardır.

MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) kentsel çalışmalar profesörü ve BM’nin iklim değişikliği ve şehirler programı konusunda kıdemli danışmanı olan Richard Sennett, “Şu anda mümkün olan her yerde, iyi bir neden için yoğunluğu azaltıyoruz” “Ama yoğunlukta iyi bir şey de var: daha yoğun şehirler daha enerji tasarrufludur. O nedenle uzun vadede halk sağlığı ile iklimin birbiriyle rekabet eden talepleri arasında bir çatışma olacağını düşünüyorum” diyor.

Sennett, gelecekte New York ve Hong Kong gibi inanılmaz yüksek arsa maliyeti olan kentler göz önüne alındığında, insanların sardalya gibi sıkıştırılmış restoranlarda, barlarda ve kulüplerde sosyalleşmemelerini sağlayan binalar ve daha geniş mahalleler için tasarım çözümleri bulmaya odaklanılacağına inanıyor.

Bain Danışmanlık Şirketinin Makro Trendler Grubu direktörü Karen Harris ”mesafenin düşen maliyeti”nin koronavirüs krizinin bir sonucu olarak hızlanabileceğine işaret ediyor. Şirketler personelin evden çalışmasını sağlayan sistemler kuruyor ve daha fazla işçi buna alışıyor. Harris, “Bunlar devam etmesi muhtemel alışkanlıklar” diyor.

Büyük şehirler için uçsuz bucaksız çıkarımlar var. Örneğin, bir kişinin işine yakınlığı nerede yaşayacağına karar vermede önemli bir faktör değilse, banliyölerin cazibesi azalır; böylece geleneksel banliyö kaybolurken, mevcut şehir merkezlerinin ve çok uzak “yeni köylerin” önem kazandığı bir dünyaya doğru gidebiliriz.

Koronavirüsün bir başka potansiyel etkisi, şehirlerimizde dijital altyapının yoğunlaşması olabilir. Hastalıktan en kötü etkilenen ülkelerden biri olan Güney Kore, aynı zamanda en düşük ölüm oranlarından bazılarını duyurdu; bu, kısmen tartışmalı olarak enfekte hastaların haritalanması ve yayınlanması da dahil olmak üzere bir dizi teknolojik yenilikle yapılabildi.

Çin’de yetkililer , Covid-19’un yayılmasını izlemek için Alibaba ve Tencent gibi teknoloji firmalarının yardımını aldılar ve yayılmanın bir sonraki aşamada nerede olacağını tahmin etmek için “büyük veri” analizini kullanıyorlar. Songdo veya Shenzhen de dahil olmak üzere “akıllı şehirler”in halk sağlığı açısından daha güvenli şehirler olması durumunda, kentsel alanlardaki davranışlarımızı dijital olarak elde etmek ve kaydetmek için daha büyük çabalar harcanacağını bekleyebiliriz. Bu gözetimin şirketlere ve devletlere vereceği güç üzerine şiddetli tartışmaların yaşanacağını da.

Guangdong Eyaleti’nin Shenzhen şehrindeki yüksek hızlı tren istasyonu platformunu kullanan bir polis güvenlik robotu. Halka açık yerlerde devriye gezen cihaz, insanları maske takmadıklarında uyarıyor, ayrıca insanların vücut ısısını ve kimliğini kontrol ediyor. 
Fotoğraf: Alex Plavevski / EPA

Acil felaket önlemlerinin normalleşmesi veya hatta kalıcı hale gelmesi aklımızın bir köşesinde olmalı, diyor Sennett. “Tarihe geri dönüp kriz dönemlerinde şehirleri kontrol etmek için getirilen düzenlemelere bakarsanız, Fransız Devrimi’nden ABD’deki 11 Eylül’e kadar, birçoğunun çözülmesi yıllar hatta yüzyıllar sürdü” diyor.

Brezilya’dan ABD’ye, Macaristan’a ve Hindistan’a kadar pek çok ülkede sağcı popülistlerin görevde olduğu küresel sahnede ve eternasyonalizmin arttığı bir dönemde, koronavirüsün bir sonucu da dışlayıcı siyasi anlatılar olabilir.

Geçmişte, yaygın bir tıbbi acil durumdan sonra Yahudi toplulukları ve cüzzamdan etkilenenler gibi diğer sosyal olarak damgalanmış gruplar öfkenin yükünü taşıyorlardı. Donald Trump’ın “Çin virüsüne” yaptığı atıflar da bu tür bir günah keçisinin bu salgın hastalığının bir çıktısı olacağını gösteriyor.

Bununla birlikte, birçok küresel kentte koronavirüs hikayesi çok farklıydı. Özellikle konut maliyetinin hem güvencesiz hem de kısa süreli oturmaya sebep olduğu genç kent sakinleri için, onlarca yıllık artan atomizasyondan sonra izolasyon sırasında en savunmasız kişilere topluluk desteği sağlamak için tasarlanan karşılıklı yardım gruplarının ani çoğalması, farklı yaş grupları ve demografik özelliklerde komşuları bir araya getirdi.

Sosyal uzaklaşma, ironik olarak, bazılarımızı hiç olmadığı kadar yakınlaştırdı. Bu tür grupların kentsel geleceğimiz üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olması için koronavirüsten sonra hayatta kalıp kalmayacağı, kısmen krizden ne tür politik dersler aldığımıza bağlı olacak.

New Hampshire Derry’de, ihtiyaç sahipleri için hazırlanan ve yiyeceklerin olduğu bir dayanışma masası. 
Fotoğraf: Charles Krupa / AP

Yeterli sosyal bakımdan yoksun yaşlı insanlardan, düşük ücretli ve serbest çalışanlara kadar birçok şehir sakininin savunmasızlığı, [yaşanan bu yakınlaşma ile] bir rahatlama yaşadı. Diğer yandan, parçalanmış bireylerin bir araya gelmesinden ziyade bir bütün olarak daha güçlü bir toplum duygusu, vatandaşları korumak için daha müdahaleci önlemlere yönelik taleplerde uzun vadeli bir artışa yol açabilir.

Özel hastaneler halihazırda ihtiyacı olanlar için ek ücret ödemeden yataklarını açma baskısı ile karşı karşıyalar; Los Angeles’ta, evsiz vatandaşlar bazı milletvekillerinden destek alarak boş evleri ele geçirdiler. Bunlar koronavirüsün bitmesi ile azalır mı yoksa toplum çıkarlarını kurumsal çıkarların önüne koyan kentsel politikalar kalıcılaşır mı? Cevabı henüz bilmiyoruz. Pandeminin bir sonucu olarak kentlerimizde hızla kurulan yeni ve öngörülemeyen bağlantılarda iyimserlik için bir gerekçe var. Sennett, potansiyel olarak kentsel sosyal ilişkilerde temel bir değişim gördüğümüzü düşünüyor. “Şehir sakinleri, daha önce sahip olduklarını fark etmedikleri arzularının farkına varıyor” diyor. Kent yaşamının doğasındaki bu değişimin Bazalgette’in kanalizasyon borusu kadar kalıcı olup olmayacağını ise göreceğiz.

Kaynak: The Guardian

Top