You are here

Kadıköy Ölçeğinde Göç ve Mülteci Sorunu: Fikirtepe

2011 yılında başlayan iç savaş nedeniyle Suriye’den göç etmek zorunda kalan sivil halkın mağduriyeti artarak devam ediyor. İç savaşın başlamasından bu yana Türkiye’ye sığınmış olan 2,7 milyon üzerindeki Suriyelinin ülkelerine geri dönme umudu da yaşadıkları şehirlerde meydana gelen çöküntü nedeniyle her geçen gün azalıyor. Yaşanan iç savaşın uzun süre devam etme ihtimalinin gün geçtikçe artıyor olması, zorunlu olarak Türkiye’ye göç eden Suriyelilerin uzun süreli bir yerleşme ihtiyacını ortaya çıkarıyor.  Suriyelilerin hukuksal statüsünün karmaşıklığının yanı sıra, yaşadıkları kentsel mekanlarda çalışma, eğitim, sağlık ve barınma koşullarının problemleri de artarak büyüyor.

Suriyeli mültecilerin İstanbul’da yoğunlaştıkları odak noktalarından birisi de Kadıköy bölgesinden Fikirtepe Mahallesi. Fikirtepe’de uygulanan kentsel dönüşüm projesinden kaynaklı mahallede fiziksel ve sosyal koşulların yetersizliği ve yaşam standartlarının düşük olması, bu bölgeyi Suriyeliler için odak noktası haline getiriyor. Kentsel dönüşümden dolayı yıkılan veya boş olan evlerin büyük bir kısmı Suriyeli mülteciler tarafından kiralanıyor ya da işgal ediliyor. Yetersiz ekonomik ve sosyal koşullarından dolayı mülteciler fiziksel olanakları yetersiz evlerde barınmak zorunda kalıyor ve sürekli sağlık sorunlarıyla karşılaşıyor. Bu sorunların üzerine son zamanlarda Suriyeli mültecilere yönelik nefret söylemleri de eklenince mülteciler için kent hayatı daha da çekilmez bir hale bürünüyor.

Tüm bu problemler ekseninde; Tasarım Atölyesi Kadiköy (TAK), Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) ve Kadıköy Akademi bir araya gelerek, Fikirtepe’de yaşayan yerel halkla mülteciler arasında kalıcı bağlar kurulmasına yönelik tasarımsal bir çözüm bulabilmek amacıyla yola çıktı.

x

19 Kişi 3 Gün Çalıştı

“Kadıköy Ölçeğinde Göç ve Mülteci Çalışmaları: Fikirtepe” projesini, BAUMUS akademisyenlerinden sosyolog Ulaş Sunata, mimar Nilay Ünsal Gülmez,  mimar Ela Kaçel, TAK’tan mimar Merve Özhan, Kadıköy Akademi’den araştırmacı Barış Başaran ile mimarlık, iç mimarlık, şehir bölge planlama, sosyoloji ve inşaat mühendisliği öğrencilerinden oluşan 19 kişilik bir ekip yürüttü. Proje kapsamında Fikirtepe bölgesinde 3 gün süren bir saha araştırması yapıldı. Üç gruba ayrılan ekip, semtin mimarisinin ne durumda olduğunu, binalarda yaşam olup olmadığını analiz etti ve yaklaşık 30 Suriyeli ile görüştü.

Misafir Değil Oturma Odası

Ekip, bu görüşme ve gözlemleri sonucunda son zamanlarda yükselişte olan ayrımcılık söylemlerini azaltarak, yerli halk ile mülteciler arasında köprü ve diyalog çemberini kuracak bir çalışmaya karar verdi.  Zümray Kutlu’nun “Bekleme Odasından Oturma Odasına” raporundaki ‘oturma odası’ metaforundan esinlenen ekip, Fikitepe’ye temsili ‘oturma oda’ları kurdu. Özen Sokak’taki graffitinin önüne ve Can Sokak üzerine kanepeler taşınarak, bir günlüğüne 2 oturma odası yerleştirildi. Açık alanlardaki bu oturma odaları, Fikirtepe halkı ile ‘misafir’ Suriyelilerin tanışıp kaynaşmasına vesile oldu.

Suriyeliler ve Fikirtepeliler Kaynaşıyor

Proje hakkında bilgi veren mimar Merve Özhan, iki gün boyunca Fikirtepe ve çevresindeki semtlerin muhtarları ile, sokaktaki insanlarla, temizlik işçileriyle, konfeksiyonlarda çalışan Suriyelilerle konuşma fırsatı bulduklarını belirterek, “Ancak Oturma Odası bizim için yerli halkın ilgisini çekme ve karşılama mekanı oldu. Genelde insanlar konuşmaya, taşınıp taşınmadığımızı sorarak başladı, devamında ise biz araştırma yapmak üzere geldiğimizi ve bu odayı da Fikirtepe’deki hayatları hakkında konuşabilmek için oluşturduğumuzdan bahsettik. Konfeksiyonda tanıştığımız Suriyeli Ghaith ve Mohammed’i üçüncü gün Oturma Odası’na davet ettik, onlar da geldiler. Bizim ekibimizde de araştırma sürecinde bulunan üç Suriyeli ve bir Faslı arkadaşımızın yardımıyla Ghaith ve Mohammed’le anlaşma şansı bulduk. Oturma Odası’na Fikirtepeli olarak katılan iki kişi oldu. Yani iki Fikirtepeli (biri Fikirtepe’de biri Ünalan’da yaşayan) Fikirtepe’de çalışan iki Suriyeli ile tanışma ve hayatlarını dinleme fırsatı buldu. Görüşme sonunda telefon numaralarını birbirlerine verip ne zaman ihtiyaçları olursa birbirlerini arayabileceklerini söylediler. Fikirtepe’deki her şeyin geçici olduğu gibi bu oturma odaları da geçici olarak kuruldu ancak kalıcı bağlar oluşturdu. Ümidimiz bu tür toplanma, konuşma ve empati ortamlarının daha da artması” dedi. Fikirtepe’de kayıt altına alınan mimari fotoğraflar, mahalle durumu haritası ve detaylı bir raporun yakında tamamlanacağını açıklayan Özhan, Merdivenköy ve Dumlupınar mahallelerinde de analizler yapmaya devam edeceklerini söyledi.

xx

Oturma Odası Raporu

Sosyolog Zümray Kutlu, geçen sene “Bekleme Odasından Oturma Odasına” üst başlıklı, “Suriyeli Mültecilere Yönelik Çalışmalar Yürüten Sivil Toplum Kuruluşlarına Dair Kısa Bir Değerlendirme” başlıklı bir rapor hazırlamıştı. Raporda şu ifadelere yer veriliyor:

“Sığınmacı statüsü ile değerlendirilen, üçüncü bir ülkeye gidişleri için bekleme odasında tutulan diğer mültecilerden farklı olarak Suriyeliler ilk toplu geçişler başladığında “misafir” olarak nitelendi. Durumun geçici olduğu, misafirlerin en kısa zamanda ve ilk fırsatta ülkelerine dönecekleri hem hükümetin hem de kamuoyunun genel beklentisiydi. Beklenenin aksine misafirlik çok uzun sürdü. Dört senenin ardından Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerine dair olumlu en ufak bir emare yok. İç savaş devam ediyor, yakında bitse bile ülkenin yeniden inşası uzun zaman alacak. Mevcut durum, Türkiye’de 2015 sonunda iki buçuk milyonu bulacağı söylenen Suriyelilerin artık misafir odasından oturma odasına buyur edilmesini, kalıcı çözümler üretilmesini gerekli kılıyor.”

 

Kaynak: Gazete Kadıköy

Top