You are here

Bu Pandemi Toplumsal Devrimlere Yol Açacak (Bloomberg)

Koronavirüs dünyayı süpürürken, yoksullara varlıklı kesime oranla çok daha sert vuruyor. Bunun bir sonucu toplumsal huzursuzluk, hatta devrimler olacaktır.

Andreas Kluth, Bloomberg, 11 Nisan 2020 (Türkçesi: Aras Aladağ)

Koronavirüsle ilgili en yanıltıcı klişe, hepimizi aynı şekilde etkilediğidir. Oysaki ne tıbbi olarak ne de ekonomik, sosyal veya psikolojik olarak bu böyle değil. Bilhassa, Covid-19 geldiği her yerde var olan eşitsizlikleri daha da şiddetlendirir. Çok geçmeden de bu, isyanlar ve devrimler dahil olmak üzere sosyal çalkantıya neden olur.

Hatırlanacağı gibi, daha SARS-CoV-2 yolculuğuna başlamadan önce tüm dünyada toplumsal huzursuzluk artmaya başlamıştı. Yapılan bir sayıma göre, Fransa gibi zengin bir ülkedeki sarı yelekliler isyanlarından Sudan ve Bolivya gibi fakir ülkelerdeki gösterilere kadar, 2017’den bu yana yaklaşık 100 büyük hükümet karşıtı protesto yapıldı. Bu ayaklanmaların yaklaşık 20’si liderleri devirirken, birçoğu acımasızca bastırıldı ve diğerleri de bir sonraki salgına kadar kaynatıldı.

Covid-19’un ilk hızlı etkisiyle, hem demokratik hem de otoriter hükümetler nüfuslarını tecride zorlarken, bu durum insanların sokaklara çıkmasını veya gruplar halinde toplanmasını engellediğinden, huzursuzlukların çoğunu da hafifletmektir. Ancak karantinaya alınan hanelerin kapı artlarında, hapishanelerde, gecekondu mahallelerinde ve mülteci kamplarında –yani insanların salgından önce de aç, hasta ve endişeli olduğu her yerde- trajedi ve travma oluşuyor. Öyle ya da böyle, bu baskılar patlamaya dönüşecek.

Böylece koronavirüs, ülkelerin birbiri arasındaki ve ülkelerin kendi içindeki eşitsizliğe dair de bir büyüteç işlevi gördü. ABD’deki zenginlerden bazılarının Hamptons konaklarında veya gösterişli yatlarında “kendi kendini izole” etmek için hamleleri oldu. Bir Hollywood patronu ise kamuoyu tepkisinin ardından 590 milyon dolarlık teknesinin İnstagram’daki fotoğrafını hızlıca sildi. Sadece varlıklı olanlar Zoom ve Slack ile evden çalışıp kendilerini oldukça güvenli hissediyorlar.

Fakat sayısız diğer Amerikalı’nın bu seçeneği yok. Gerçekten de ne kadar az para kazanırsanız, uzaktan çalışabilme olasılığınız da o kadar az olur (Aşağıdaki tabloya bakınız). Tasarruf ve sağlık sigortasından yoksun olan güvencesiz istihdamdaki bu işçiler, bir işe sahip olacak kadar şanslılarsa, hâlâ kıt kanaat geçinebilmek için kısa süreli veya mavi yakalı işlerine sıkı sıkıya tutunmak zorundalar. Bu kesimler, enfekte olma ve virüsü kendileriyle birlikte eve götürerek ailelerine bulaştırma riski taşırlar. Ayrıca, her yerde olduğu gibi yoksulların zaten hasta olma olasılıkları daha yüksektir ve sağlık sisteminin karmaşık labirentlerinde gezinebilme olanakları da daha düşüktür. Böylelikle, koronavirüs en hızlı şekilde, sıkışık, stresli ve kasvetli mahallelerde ilerliyor. Her şeyden önce de orantısız bir şekilde siyah insanları öldürüyor.

Kaynak: ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu

Uzun bir ırk ayrımcılığı geçmişi olmayan ülkelerde bile, virüs bazı posta kodlarını diğerlerine göre tercih ediyor. Çünkü  ortalama gelir ve eğitimden daire büyüklüğüne ve nüfus yoğunluğuna, beslenme alışkanlıklarından aile içi istismar modellemelerine kadar her şey, mahalleyi kendi sosyolojik ve epidemiyolojik petri kabı [Biyologların kullandığı cam veya plastikten yapılmış yassı bir kap] yapmak için üst üste geliyor. Mesela Euro bölgesinde, yüksek gelirli haneler, en altta kalan yüzde onluk kesime göre hemen hemen iki kat yaşam alanına sahiptir. 72 metrekare karşın sadece 38 metrekare.

Bu fark ülkeler arasında daha da büyük. Hindistan veya Güney Afrika’da gecekondu mahallesinde yaşayanlar için “sosyal mesafe” diye bir şey yoktur, çünkü bütün aile aynı odada uyur. Maske takılıp takılmayacağı hakkında ise bir tartışma yoktur, çünkü zaten maske yoktur. Daha fazla el yıkamak ise iyi bir tavsiye, eğer akan bir su bulunursa.

SARS-CoV-2’nin ortaya çıktığı her yerde bu böyle. Uluslararası Çalışma Örgütü (The International Labor Organization – ILO), dünya çapında 195 milyon işin yok olacağı ve 1,25 milyar insanın gelirinin sert bir şekilde azalacağı uyarısında bulundu. Bu insanların çoğu zaten yoksuldu. Acıları arttıkça, alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığından aile içi şiddet ve çocuk istismarına kadar diğer felaketler de artacak. Belki de temelli olarak tüm halk travma yaşayacak.

Bu bağlamda, bu sağlık acil durumu sona erdiğinde, tek tek ülkelerin veya dünyanın daha önce olduğu gibi devam edebileceğini düşünmek saflık olacaktır. Öfke ve hoşnutsuzluk yeni çıkış yolları bulacaktır. Bu olgunun ilk belirtileri olarak, milyonlarca Brezilyalının pencerelerinden çanak ve tavaları birbirine vurduğu hükümeti protesto gösterilerini veya Lübnan’ın aşırı kalabalık hapishanelerinde ayaklanan Lübnanlı mahkûmları gösterilebiliriz.

Zamanla bu hırs, düşman olarak tanımladıkları eski rejimleri (angien regime) bir kenara atmak niyetiyle yeni popülist veya radikal hareketler haline gelebilirler. 2020’nin bu büyük salgını bu nedenle popülizmi reddedenlerimiz için bir ültimatom niteliğinde. Bu durum, eşitsizlik de dahil olmak üzere karşılaştığımız temel sorunlar hakkında daha sert ve daha cesur ama yine de pragmatik olarak düşünmemizi talep ediyor. Bu sadece koronavirüsten hayatta kalmayı değil, yaşamaya değer bir dünyada hayatta kalmayı umut edenler için de bir uyarı işaretidir.

Haber foto: Raul Arboleda / Getty Images aracılığıyla AFP

Kaynak: Bloomberg

Top