Son birkaç on yıldır pek çok hükümet çok verimli olmaya ve büyük şirketler gibi yönetilmeye odaklandı (…) Bürokraside mükemmelleştik ama güven konusunda kötüleştik – ve güven temelde bürokrasinin tam tersidir.
Rotterdam Belediyesi’nden Elin Waning-Dedert.
Rotterdam bu dengeyi Wijk aan Zet (Eylem Halindeki Mahalle) girişimi ile düzeltmeye çalışıyor. Yeni yönetişim modeli, 650.000 nüfusuyla dünyanın etnik çeşitlilik açısından en zengin şehirlerinden birinde demokratik katılımı ve temsiliyeti artırmayı amaçlıyor. Uluslararası alanda da kabul gören bu uygulama, Mayıs ayında Cluj-Napoca’da düzenlenecek Eurocities Yıllık Konferansı sırasında verilecek Eurocities Ödülleri’nde kısa listeye kaldı.
İlk olarak pilot çalışması yapılan yönetişim modeli, 2022 yılında uygulamaya kondu. Kentin 80 mahallesi, her biri kendi konseyine sahip 39 bölge olarak gruplandırıldı. Ulusal seçimlerden farklı olarak, 16 yaşından itibaren gençlerin seçime katılmasına ve ilçe meclisi seçimlerinde oy kullanmasına izin verildi. Ayrıca, adayların bir siyasi partiye üye olmaları şartı yoktu. Birey olarak ya da siyasi olmayan bir kuruluş adına aday olunabildi. Bir gençlik kaykay grubu ya da daha iyi oyun alanları isteyen anneler grubu da aday çıkarabildi.
Bu durum şimdiden değişimi tetikliyor. “[İlçe meclis üyelerinin] yaş ortalaması daha düşük ama aynı zamanda yaş aralığı çok daha geniş. Etnik açıdan, sosyo-ekonomik konum ve eğitim düzeyi açısından da çok daha fazla çeşitlilik var,” diyor Wijk aan Zet Geçiş Dönemi Yöneticisi Waning-Dedert. “Belediye meclisinden çok çok daha fazla çeşitliliğe sahip ve hatta ulusal hükümetle kıyaslandığında kent nüfusunun çok daha dürüst bir yansıması.”
Önce bir yerel seçim
İlk mahalle meclisi seçimleri Mart 2022’de yapıldı. Belediye bu seçimlerde katılımı teşvik etmek için mahalle meclisi seçimlerini belediye meclisi seçimleriyle birleştirdi. Ayrıca bir iletişim ajansıyla birlikte çalışarak sosyal medya video kampanyası, podcast ve yerel gazeteler de dahil olmak üzere konsey kanalları aracılığıyla duyurular yapıldı. Tanıtım ekipleri mahallelere gitti ve halihazırda yapılmakta olan topluluk toplantılarına katıldı. Rotterdam Belediyesi’nde yeterli sayıda kişinin seçimlere katılmasını sağlamaktan sorumlu dört bölge müdüründen biri olan Ronald Bijnaar, “Bu modelin hükümeti mahalleye, mahalleyi de hükümete yaklaştırmamıza yardımcı olacağına” inanıyor. Adaylara profesyonel fotoğraf çektirme, el ilanları ve posterler hazırlatma fırsatı sunuldu. Ayrıca adayların kampanyalarını paylaşabilecekleri bir web sitesi de açıldı.
Toplamda 291 bölge konseyi üyesi seçildi ve üyeler ücretli olarak görev yapan 15 koordinatör tarafından destekleniyorlar. 39 konseyin tamamı, yerel sakinlerin ve paydaşların yardımıyla bir bölge anlaşması hazırladı. Dört yıllık anlaşma sayesinde bölge ve belediye, mahallenin ihtiyaçları ve öncelikleri konusunda mutabakat sağladı. Rekreasyon için daha fazla alan yaratmak, yol güvenliğini artırmak veya gençlere yönelik faaliyetler sunmak gibi öncelikler belirlendi. Bunlar yıllık eylem planlarına dönüştürüldükten sonra uygulanmasından ise belediye sorumlu.
Adayların seçim kampanyalarını tanıttıkları mijn.rotterdam platformu bölge planlarıyla ilgili haberleri ve ilerlemeleri paylaşmak için kullanılıyor ve bölge sakinleri de daha fazla kentsel yeşillik veya bir sokak partisi gibi topluluk girişimleri için hibe başvurusunda bulunabiliyor. Şimdiye kadar platformu 120.000 tekil ziyaretçi ziyaret etti ve 7.600’den fazla vatandaşın bir hesabı var. Ayrıca, bölge sakinlerinin fikir ve sorularını kolayca iletebilmeleri için mahallelerde bölge merkezleri kuruldu.
Bölge konseyleri, küçük bir bütçeye sahip olmaları ve mahalle hibeleri konusunda karar almaları nedeniyle bir miktar güce sahipler. Plokker “Sonuç değişmeyebilir ama bir politikanın hangi koşullar altında gerçekleşeceği hakkında konuşabiliriz ve bu sayede hükümet ile vatandaşlar arasında güven artabilir.” sözleriyle projenin gücünü özetliyor.
Waning-Dedert’in dediği gibi “Bu yeni yönetişim modeli aynı zamanda bizi yerel yönetim olarak nasıl organize olduğumuz ve kentin mantığından ziyade kendi iç mantığımızı nerede takip ediyor olabileceğimiz konusunda gerçekten düşünmeye zorluyor.”
Kaynak: Eurocities