Mevcut risklerin tespiti ve bunlar ışığındaki gelecek senaryolarını ortaya koyan “Küresel Riskler Raporu”, girmiş bulunduğumuz 2023 senesinde hem küreselde hem de ülke bazında bizleri nelerin beklediğini gösteren risk raporunu yayımladı.
Dünyanın son yıllarda pandemi, savaş ve doğal afetler gibi krizlerle karşı karşıya kalması, bu zamana kadar yaşanan gelişmeleri kısa süre içinde sekteye uğrattı. Gıda ve enerji alanında bir dizi krizi beraberinde getiren bu gelişmeler, dünyayı farklı konulardan birçok felaket senaryosu ile karşı karşıya getirdi. Yayınlanan raporda bu felaketlerle birlikte dünya kırılganlığının arttığı belirtilirken, tüm dünyada sürdürülemez borç seviyeleri, düşük büyüme dönemi, küreselleşmenin azalması, insani kalkınmada düşüş, çift kullanımlı (sivil ve askeri) teknolojilerin hızlı ve sınırsız gelişimi ve iklim değişikliğinin etkileri gibi sorunlarla, küresel risk ortamının oluştuğu belirtiliyor. Raporda, “Bunlar bir araya gelerek benzersiz bir iklim değişikliğini şekillendiriyor, belirsiz ve çalkantılı bir on yıl bizi bekliyor.” ifadeleriyle önümüzdeki tehlikeli sürece dikkat çekiliyor.
Raporda bulunan öncelikli risk listesine göre “Hayat pahalılığı” 2025 yılına kadar olan 2 senelik süreçte dünyayı en çok etkileyen konu olacak. Diğer yandan on senelik süreçteki en etkili problemin ise “İklim değişikliğini azaltmada başarısızlık” olacağı belirtiliyor. Hemen peşinden ise “iklim değişikliği adaptasyonunda başarısızlık”, “doğal afetler ve aşırı hava olayları”, “biyoçeşitliliğin azalması ve ekosistemin çöküşü” ve “büyük ölçekli zorunlu göç” gibi maddeler geliyor. Listedeki maddeler ekonomik, çevresel, jeopolitik, toplumsal ve teknolojik etkilerine göre ayrılmış olsa da her iki listede de çevresel etkilerin ezici çoğunluğu dikkat çekiyor.
Rapor mevcut krizlerin; doğa kaybı ve iklim değişikliği üzerindeki riskleri artırdığına dikkat çekiyor ve özünde birbiriyle bağlantılı olan bu alanlardaki başarısızlığın diğerine de yansıyacağını belirtiyor. “Önemli bir politika değişikliği veya yatırım yapılmadığı takdirde, iklim değişikliğinin etkileri, biyoçeşitlilik kaybı, gıda güvenliği ve doğal kaynak tüketimi arasındaki etkileşim ekosistemin çöküşünü hızlandıracak, gıda ve geçim kaynaklarını tehdit edecek, doğal afetlerin etkilerini artıracak ve daha fazla iklim azaltımı konusunda ilerleme kaydedilmesini engelleyecektir.” ifadesiyle uygulanabilir politikaların önemi vurgulanıyor.