Geçen gün daha önce Japonya’daki araştırma saham olan Osaka’nın Nishi Bölgesi’ndeki Horie Mahallesi’nden bir tanıdığım bana bu yılki Bon dans (Bon odori) festivalinin toplu bir fotoğrafını yolladı. Bunun üzerine, sevgi ve özlemle andığım, Japonların bu bence en güzel yıllık festivaline ilişkin geçen yıllarda İngilizce olarak tuttuğum notları Türkçe’ye çevirdim. Japonya’da egemen olan yoğun birliktelik duygusunu mahalle ölçeğinde yansıtan bu basit günlüğümsü notları bir yerel katılımcılık örneği olarak paylaşmak istedim.
~
2015’te Japonların Obon tatili 12-14 Ağustos’taydı. Ayın 13’ünde Japonya’nın Shikoku Adası’ndaki Tokushima Awa Odori Festivali’ni görmeye gittim. Böylece benim için bir haftalık Bon odori coşkusu başlamış oldu. 17’sinden 20’sine dek her akşam, Japonya’daki araştırma saham olan Horie mahallesinin yer aldığı Osaka’nın, Nishi Bölgesi’nde (nüfusu Kadıköy İlçesi’nin yaklaşık beşte biri) bir Bon odori toplantısına katıldım. Japonya’da bir ilçe, her biri kendi mahalle örgütlenmesi (chōkai) ve etkinlik düzenleyicileri (chiiki katsudō kyōgi-kai) olan birkaç semtten oluşur. Osaka’nın Nishi Bölgesi’ndeki toplam 14 semtten yalnızca üçünün dans festivaline katılabildim. Tüm ilçenin festivalleri, bazen tarih bakımından semtler arasında çakışmalar da yaşanarak, Temmuz sonundan Ağustos sonuna kadar yaklaşık bir ay sürüyordu. Bir haftalık katılım bana yettiyse de, ilçenin belediye başkanını ve ilçedeki çeşitli semtlerin kadın örgütlerini de kapsayan yerel topluluğun üyeleri destek için dönüşümlü olarak neredeyse tüm bölgenin Bon odori toplantılarına katılıyorlardı.
17 Ağustos’ta ilk olarak Horie İlkokulu’nda yapılan Horie Mahallesi’nin Bon odori toplantısına gittim. O hafta Osaka yaklaşan sonbaharı belli edercesine yağmurluydu. Pazartesi günü gün boyu yağmur yağdığı için, ilkokulun bahçesine vardığımda her yerin çamur içinde olması ziyaretçileri ortadaki sahnenin (yagura) çevresindeki dairesel dansa hemen katılmaktan alıkoyuyordu. Horie’deki Bon odorinin özelliği, kimono giyinmiş türkücülerin ve küçük el davulu (kotsudzumi) ya da Japon davulu (wadaiko) gibi geleneksel aletleri çalanların canlı müzik gösterisi eşliğinde dans edilmesiydi. Ancak benim için en tanıdık olan, komşu mahallenin kadın örgütü mavi dalga desenli beyaz yazlık kimonoları (yukata) içinde çamura karşın dans etmeye başlayınca, ben de temizlik ölçütümü bir yana bırakıp, sırt çantamla dansa katıldım. İyi ki de öyle yapmışım… Geçen yıl yaptığım gibi yalnızca izlemek yerine, dans eden topluluğun bir parçası olup, oyuna odaklanmış çocuklar kadar kirlenmeyi umursamayarak kendimi gerçekten çok iyi hissettim. Öte yandan, eve dönüş yolunda metronun kadınlar vagonunda sandalet içindeki çamurlu ayaklarım şık Japon kadınlarda belki biraz kuşku uyandırmıştır.
İzleyen 18 ve 19 Ağustos’ta bu kez Takakiya Semti’nin Minami Horie Parkı’ndaki Bon odorisine gittim. Burada daha önce katıldığım çeşitli etkinlikler nedeniyle araştırma bölgemde en çok bu semtin insanlarını tanıyordum. Hatta Temmuz ayı boyunca her Çarşamba akşamı onların kadın örgütüyle Bon danslarını öğrenmeye çalışmıştım. Biraz dans edip, ardından molalarda bir yandan tatlı abur cubur yiyip, soğuk yeşil çay içerken, bir yandan da sohbet ettiğimiz ve sonunda hep küçük, simgesel armağanlar aldığım bu hazırlıkların kendisi başlı başına eğlenceliydi. Festivalin ilk akşamında kadın örgütünün başkanı, kendi ekiplerinin yazlık kimonosunu hemen yakındaki içi klasik Japon tarzında döşeli, ama büyükçe evinde giyinmeme incelikle yardım etti. O evde geçmişte bölgenin geleneksel işi olan ahşapla ilgili bir iş yapmış olan kocasının ölümünden beri tek başına yaşadığını da böylece öğrendim. Bana annesinden düğün armağanı olarak aldığı, kimononun renkli iç kuşaklarını (koshi himo) verdi. Yaşlı Japonlarda böyle küçük armağanlar vermek yaygın bir jest… Yine Horie’deki çay seremonisi derslerimden kimono giymeye alışkındım, ama parmak arası terlikleri ilk kez giyiyordum ve bir de bu kılıkta dans edecektim! Küçük geyşa adımlarıyla ortaokulun bahçesindeki Bon odori toplantı alanına geri gitmek biraz zaman aldı.
Bir gün öncesine göre 18 Ağustos daha sıcak ve yağmursuz, ama oldukça nemliydi; bu yüzden renkli Bon odori fenerleri altında dans ederken bedenimi sıkıca saran yazlık kimonomun altında epeyce terledim. Bu semtin toplantısında teybe eşlik eden bir Japon davulunun dışında canlı müzik yoktu. Davulcu alıştırmalar sırasında herkese espriyle takılan mahalleden bir gençti. Davulun çalındığı ve ilçe belediye başkanıyla mahalle derneği başkanının kısa ve resmi konuşmalar yaptığı sahnenin çevresinde, yere üç dairesel çizgi çizilmişti. Bu özel güne uygun olarak giydirilmiş çocuklar dans edenlerin arasında arada bir koştursa da, yerdeki çizgiler dans etmek ve izlemek için alanı bölmeye yarıyordu. Sahanın daha dış kısımları ise, basit atıştırmalık yiyeceklerin satıldığı büfelere (sushi, yaki soba), çocuk oyunlarına (tombala, su havuzundan küçük balon ya da top toplama gibi) ve dinlenme çadırlarına (yaşlı topluluk üyeleri ve diğer semtlerden konuklar için) ayrılmıştı. Takakiya’nın kadın örgütü, öteki komşu semtlerden gelen kadın örgütlerini yiyecek-içeceklerle ve çiçek desenli kağıt yelpazeler gibi küçük armağanlarla iyi ağırlamaya çok özen gösteriyordu.
İlkokulda yapılan Bon odoriden farklı olarak, Takakiya Semti’nde mahalle örgütlenmesinin aktif katılımcıları dışında, ziyaretçilerin dansa başta çok da katılmamalarına biraz şaşırdım. Her şeyin çok düzenli görünmesinden ya da daha basitçe, belirli bir dans tarzı gerektiren müziğe (kawachi ondo) ayak uydurmanın güçlüğünden çekinmiş olabilirlerdi. Ev sahibi olan kadın örgütü, çocukların dans saatinde hemen festivalin yapıldığı sahanın yanındaki klimalı mahalle derneği binasında mola verdi. Bu sırada dışarıda çocuklar çocuk örgütünden görevlilerin eşliğinde doraemon ondo adlı bir şarkıda dans edip, eğleniyorlardı. Ben de içeride kadın örgütünün üyeleriyle yiyip içerken hafif ve esprili sohbetlerine katıldım. Örneğin, bir kadın bana Japonların en çok 30 dakika ve mümkünse, bisikletle yolculuk edebileceklerini, bu yüzden de yaklaşık 10 saatte Türkiye’ye uçmalarının neredeyse olanaksız olduğunu şaka yollu söyledi.
20 Ağustos’ta son olarak başka bir semtin büyük bir caddenin kenarındaki küçük bir parkta yapılan Bon odorisine katıldım. Eskiden geyşaların eğlence bölgesi (hanamachi) olduğu için bu mahallenin cümbüşlü bir tarihi vardı. Ancak, kişisel olarak burada yaşayanları hiç tanımadığım için bu toplantıda kendimi biraz yabancı hissettim; biraz da üst üste birkaç gece dans etmenin yorgunluğundan olsa gerek, çok keyif alamadım. Genel olarak, hem eğlenip, hem de ortak bir etkinlik aracılığıyla ortak bir mekan yaratmanın topluluk ve fiziksel çevre gibi farklı boyutlarını ilk elden sahada gözlemleme fırsatı elde ettiğim, harika bir haftaydı.