You are here

Avrupa’nın Hızlı Treni Havayollarıyla Yarışabilir mi?

Feargus O’Sullivan, 12.02.2018 / Çeviri: Elif Günel

Uçakla yolculuğun popülaritesi gitgide azalırken, yeni Londra-Amsterdam tren hattı göklerden yolcu çalabilir.

Bir tren yolculuğunun hava ulaşımıyla yarışabilmesi için ne kadar sürmesi gerekir?

Londra-Amsterdam arası aktarmasız  tren ilk seferini yapmaya hazırlanırken, Avrupa’da bu soru kafaları kurcalıyor. Biletleri önümüzdeki Pazartesi satılmaya başlayacak ve günde iki sefer yapacak olan yüksek hızlı tren Eurostar, 4 Nisan’da seferlere başlayacak. Şu anda trenle Amsterdam’a gidecek olan bir Londralı, Brüksel’de aktarma yapmak kaydıyla aşağı yukarı 5 saatlik bir yolculuk yapmak durumunda. Eurostar ise saatte yaklaşık 300 km’yi görebilecek; Brüksel’de de aktarma yapmaya gerek kalmayacağı için bir saatten fazla zaman kazandıracak.

Trenin muhtemel yolcuları daha şimdiden günde 900 adeti satışa çıkarılacak biletlerin (tek yön biletleri gayet makul olarak 47$’dan başlıyor) kısa bir sürede tükeneceğinin işaretlerini veriyor. Ancak hava ulaşımıyla rekabetin zaten şiddetli olduğu bir rotada seferler artırılıp günde iki trenden fazla sefer yapılması durumunda (ki oldukça olası bir durum), fiyatların ne yönde değişeceği belli değil. Halihazırda tüm sene boyunca sefer yapan diğer Eurostar rotaları çok daha kısa: Londra’dan Lille’e 1 saat 22 dakika, Brüksel’e 2 saat, Paris’e 2 saat 16 dakikada varmak mümkün. Eurostar, normalde yalnızca uçak fobisi ya da  tren sevdalısı olan Hollanda yolcularının seçeceği bir yoldu: Oldukça popüler olan Londra-Amsterdam rotası, hava ulaşımında Londra-Dublin uçuşlarından sonra en kalabalık uçuşlara ev sahipliği yapıyor. Trenle 3 buçuk saatten uzun süren bir yolculuk, uçakla hemen hemen 1 saat süren bir yolculukla yarışabilir mi?

Bu soruya verilebilecek farazi bir cevap, Avrupa seyahatlerinin ne kadar değiştiğine dair ilginç bir görüntü sunuyor: 20 sene önce 3 saatten daha uzun süren bir tren yolculuğu 1 saatlik bir uçak yolculuğuyla rekabet etmekte zorlanırdı. Ancak bugün, böylesine bir hizmet aslında oldukça avantajlı. Sebebi ise tren yolculuğunda hız ve konforun tavan yapması değil (her ne kadar oldukça hızlı seferler mevcut olsa da). Sebebi, özellikle kısa mesafelerde, uçak yolculuğunun hem eziyet hem de zaman alıcı olması.

Bir demiryolu seyahat sitesi olan Seat61’in kurucusu Mark Smith, CityLab’e şöyle diyor: “Bir tren yolculuğunun 1 saatlik bir uçak yolculuğuyla yarışabilmesi için maksimum 3 saat sürmesi gerektiği eskiden kabul görmüş bir gerçekti. Çünkü bu 3 saat, 1 saatlik uçak yolculuğuna ek olarak 2 saatlik havaalanı güvenlik ve uçağa binme işlemlerine tekabül ediyordu. Artık durum bu değil”. Smith, “Fransa Devlet Demiryolları’nın başkanı Guillame Pepy’ye göre, ‘Artık daha uzun süren check-in ve güvenlik işlemleriyle beraber, yolcular, uçak yolculuklarının en az 4, bazen 5 saatin üzerinde sürdüğünü fark ettiler; bu da popüler olan Paris-Perpignan güzergahı aşan bir sınır” diye de ekliyor.

Havaalanlarındaki gecikmeler, şehirler arası demiryolu seyahatini uzun mesafeler için giderek daha cazip hale getiriyor

Bu, kulağa oldukça mantıklı geliyor. 1990’larda, Avrupa’nın ucuz uçuş patlamasından önce, havaalanına uçuşunuzdan bir saat önce gelip, güvenliği geçmek, hatta uçuş kapısına gitmeden önce bir kahve molası vermek bile mümkündü. Şimdi Londra’dan Amsterdam’a giderken çevrimiçi check-in yapmış olsanız bile, uçuşunuzdan bir buçuk saat önce gelirseniz uçağa zar zor yetişiyorsunuz. Günlük sefer sayıları çoğaldıkça, uçuş süresi kısa ve ekonomik havayollarına ait seferler küçük ve şehir merkezine uzak havayollarından kalkmaya başlayarak genel yolculuk süresini iyice uzattı. Yolcuları oldukça yetersiz araçlarla aktarmaya yapmaya zorlamalarından bahsetmeye gerek bile yok. Londra Stansted Havaalanı’na trenle 40 dakikada gidenleriniz ya da Southend Havaalanı’na indiklerinde Londra’ya giden son akşam treninin çoktan kalktığını öğrenenleriniz ne demek istediğimi anlamıştır.

Sonunda terminale ulaştığınızda, oradaki deneyiminiz de oldukça sancılı ve moral bozucu olabilir. Çünkü Londra’daki bazı havaalanları (özellikle Stansted) sonsuz ve yılan gibi kıvrılan sıralarda yolcuların büyük uğraşlarla ilerlemeye çalıştığı yerlere dönüşmekte, tıpkı içinde sindirilemeyen ve inatçı bir yiyecek yığını olan bir ince bağırsak gibi.

Yeni hızlı tren servislerinin son durağı, Amsterdam Merkez İstasyonu. Yves Herman/Reuters
Yeni hızlı tren servislerinin son durağı, Amsterdam Merkez İstasyonu. Yves Herman/Reuters

Havaalanlarındaki bu gecikmeler, şehirler arası tren yolculuğunu uzun mesafeler için giderek daha cazip hale getiriyor. Tabii ki Eurostar trenlerinin de güvenlik ve pasaport kontrolü var, ancak tren saatinizden yarım saat önce; yoğunluğun pik yaptığı saatlerde ise 45 dakika önce geldiğinizde rahat rahat trene yetişebiliyorsunuz. Hatta en pahalı bilet sınıflarında bu süre 10 dakikaya iniyor. Bu şartlar altında, herkes Londra’dan Amsterdam’a aktarmasız bir trenle gitmeyi tercih edebilir.

Ancak bu yeni hizmette bir sorun söz konusu, o da geri dönüşün olmaması: Amsterdam’dan Londra’ya gidecek olan aktarmasız trenler 2020’den önce seferlerine başlamayacak. Bu gecikmenin sebebi Britanya’nın sınır düzenlemeleri —Brexit’le bağlantısı olmayan, ondan önce de var olan düzenlemeler. Birleşik Krallık, 26 devletin dahil olduğu pasaport kontrolsüz Schengen Bölgesi’nde (Avrupa Birliği üyelerinden çok fazla olmasa da farklı üyelerden oluşan bir bölge) değil, bu yüzden Manş Tüneli üzerinden gelip Britanya toprağına henüz ayak basmamış olan herkesin belgelerini kontrol etmek zorunda. Paris, Brüksel ve Lille rotalarında bu sorun, İngiliz sınır karakolunun bu Kıta Avrupa ülkelerine koyulmasıyla, ayrıca Londra’ya da bir Fransız sınır karakolunun koyulmasıyla çözüldü. Bu sistem oldukça iyi çalışıyor, ancak sezonluk rotalardan olan Marsilya ya da Fransız Alpleri’nden (ikisinde de gerekli İngiliz sınır karakolu yok) Londra’ya seyahat eden yolcuların seyahatleri, trenlerinin sınırdan önceki son durağı olan Lille’de inip, pasaport kontrollerini yaptırmalarıyla önemli ölçüde uzuyor.

Bu çeşit duraklamalara gerek kalmaması adına, Hollandalılar şimdiden Amsterdam ve Rotterdam’ın merkez duraklarına sınır karakolları kuruyor. Bu karakollar hazır olana kadar (ve bağlı olacakları sistem hazır olana kadar), Londra’ya gidecek yolcular Brüksel’de aktarma yapmak durumunda. Bu da demek oluyor ki 4 saat 47 dakikalık güncel yolculuk süresinde bir gelişme olmayacak. Uzun vadede Londra ve Amsterdam arası yolculuklarda trenler, Paris ve Brüksel arası yolculuklarda da olduğu gibi, uçakların yerini alabilir. Tabii bu gerçekleşmeden önce giderilmesi gereken birkaç pürüz daha var.

 

Kaynak: CityLab

Top