You are here
Home > Genel

Amsterdam Mikro Arabalara Nasıl Yer Açtı?

Birinci sınıf bisiklet altyapısının yanı sıra mükemmel toplu taşımaya sahip olan Amsterdam’da yaşayan çoğu insan şehirlerinde arabasız rahatça gezinebiliyor. Ancak bisiklete binmenin veya yürümenin mümkün olmadığı yaşlılar ve engellilerin hava koşullarına karşı korumalı, motorlu bir araca ihtiyacı bulunmaktadır.

1990’larda özellikle sınırlı hareket kabiliyeti olanlar için tasarlanmış Hollanda yapımı bir mikro otomobil olan Canta, tekerlekli sandalye kullanıcılarının arkadan girip direksiyona kadar yuvarlanabilmeleri için yolcu koltuklarının çıkarıldığı bir model de dahil olmak üzere çeşitli konfigürasyonlarda sunuluyor. Bir “hareketlilik yardımcısı” olarak sınıflandırılan bu araçları kullanmak için sürücü izni veya plaka da gerekmiyor.

En yüksek hızı saatte 28 mil olan Cantalar sadece 44 inç (1,1 metre) genişliğinde olup bir golf arabasından birkaç inç daha dardır. Amsterdamlılar düzenli olarak bu küçük araçlarla bir bisiklet yolu boyunca ilerler ve kaldırıma park eder. Sonra, yaklaşık on yıl önce, işler karıştı. Bir İtalyan şirketinin ürettiği mikro otomobil Biro yerel pazara girdi.

Biro sahibi olmak, herhangi bir Amsterdamlının bisiklet yollarında araç kullanmasına ve kaldırımlara park etmesine olanak sağlıyordu. Bu, trafik şeritleri ve park yerleri sınırlı olan yoğun nüfuslu bir kent için önemli bir avantajdı. Biro’nun plakasının olmaması da anonimlikten hoşlananlar için avantajlar sunuyordu, sakinler ona “ünlüler için Canta” diyordu.

Sonunda yüzlerce Biro şehre kaydedildi ve Amsterdamlılar bisiklet şeritlerinde ve kalabalık kaldırımlarda Biro’lara giderek daha fazla rastlamaya başladı. Hem kent sakinleri hem de kent yöneticileri bu ayrıcalıktan rahatsız oldular. Amsterdam’ın bisiklet ve yol güvenliği politika danışmanı Sietze Faber durumu “Tekerlekli sandalyedeki insanlar park edemiyordu çünkü Biro’lu zengin bir adam yollarına çıkıyordu” sözleriyle açıklıyor.

2019’da bir Amsterdam mahkemesi, Biro’ların aslında engelliler için “hareket yardımcısı” olmadığı sonucuna vardı. Sahipleri plaka almak, moped sürüş izni almak, bisiklet şeritlerinden uzak durmak ve kaldırıma park etmeyi bırakmak zorundaydı. Bu yeni kurallar Biro’nun cazibesini büyük ölçüde azalttı ve bazı sahiplerinin araçlarını yok pahasına satmasına yol açtı.

Gerçekten de Amsterdam’ın çok modlu ulaşım konusundaki kararlılığı çok eskilere dayanmaktadır. 1970’lerde petrol fiyatlarındaki artış ve araba kazalarında ölen çocukların sayısındaki artış, yetkilileri bisiklet yolları oluşturmaya sevk etti. 2021 yılı itibariyle Amsterdam 760 kilometreden fazla bisiklet yoluna sahipti ve kent sakinleri günde ortalama 2 milyon kilometre bisiklet sürüyordu. Toplu taşıma hizmetleri de oldukça kapsamlı olup, yakın zamanda Time Out tarafından dünyanın en iyileri arasında gösterilmişti.

Düzenleyici bir denge arayışında olan Amsterdam, mikro otomobiller için şehir çapında, başvuru sahiplerinin birkaç gün içinde alabileceği 450 Avro değerinde iki yıllık yeni bir park izni oluşturdu. Bu arada Paris ve Brüksel gibi Avrupa şehirleri de bisiklet yolları ekleyerek ve otoparkları kaldırarak Amsterdam’ın izinden gidiyor. Bu araçlar yaygınlaştıkça, diğer ulaşım araçlarıyla gerilim yaşanması da kaçınılmaz görünüyor.

Kaynak: CityLab

Top