Mahalleleri Başarılı Kılan Nedir?
Bir mahallenin başarısı yalnızca kaldırım genişliği ya da sunulan hizmetlerle ölçülmüyor. Bilgisayar bilimi geçmişine sahip olan Vasileios Milias’a göre, asıl mesele erişimde eşitlik. Milias, kentlerin herkes için ne kadar erişilebilir ve kapsayıcı olduğunu ölçmek amacıyla CThood adlı etkileşimli bir araç geliştirdi.
CThood, şehirlerdeki kamusal alanları analiz ederek karar vericilere ve yerel yönetimlere veri temelli içgörüler sunuyor. Bu araç, özellikle dezavantajlı grupların kent içinde karşılaştığı erişim engellerini görünür kılmayı amaçlıyor. Milias, “Teknolojiyi sadece analiz için değil, toplumun sesi olmak için de kullanmalıyız,” diyor.
Kodlama becerilerini şehircilikle birleştiren Milias, CThood’un yalnızca bir yazılım olmadığını, aynı zamanda daha adil ve kapsayıcı mahalleler kurmak için bir araç olduğunu vurguluyor. Ona göre geleceğin kentleri, yalnızca fiziksel altyapılarına göre değil, herkes için ne kadar erişilebilir olduklarına göre değerlendirilmeli.
Kentsel yaşam kalitesini artırma motivasyonuyla analiz, uzman görüşü ve röportajlar yayımlayan e-dergi New Polis’in CThood geliştirici Vasileios Milas ile gerçekleştirdiği röportajı yayımlıyoruz:
Algoritmalardan Kentsel Karşılaşmalara: Vasileios Milias ile CThood Üzerine
Kentsel mobilite ve yaya erişilebilirliğine olan ilginizi ne tetikledi ve bu CThood’a nasıl yol açtı?
Aslında bu alana biraz beklenmedik bir şekilde yöneldim. Atina Ulusal Teknik Üniversitesi’nde Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği okudum. Bilgisayar bilimi alanında uzmanlaştım ve programlamaya adeta bağımlı hale geldim. Kod yazmak bana zekice matematik problemleri çözmek gibi geliyordu.
Ancak mezun olduktan sonra fark ettim ki, bu becerileri insanların günlük yaşamlarıyla daha doğrudan ilişkili sorunlara uygulamak istiyorum. Kod uğruna kod yazmak yerine, programlamayı insan merkezli sorulara yanıt aramak için bir araç olarak kullanmak istedim.
TU Delft’te bilgisayar ve veri bilimi alanında yüksek lisans yaptım. Orada kentsel mobilite üzerine çalışan Achilleas Pyllidis ile tanıştım. O dönemde sadece hocam değil, aynı zamanda iş arkadaşım ve yakın bir dostum oldu. Onun aracılığıyla kentsel analitik alanına adım attım.
Kısa sürede erişilebilirlik kavramına ilgi duymaya başladım. İlk bakışta basit gibi görünen bu kavram, derinlemesine incelendiğinde oldukça karmaşık ve çok boyutlu hale geliyor.
Teknik bir bakış açısıyla sürekli kendime şu soruyu sordum: Bunu otomatik olarak, sistematik bir şekilde ölçebilir miyim?
“Yer duygusu” fikri ve mekânların nasıl anlamlı hale geldiğini ölçmenin zorluğu beni büyüledi. Daha sonra William Whyte’ın The Social Life of Small Urban Spaces adlı belgeselini izledim. Kamusal alanlardaki insan davranışlarını gözlemsel bir yaklaşımla incelemesi beni çok etkiledi. Bu beni iki temel soruya yönlendirdi: “İnsanlar yürüyerek hangi yerlere erişebiliyor?” ve “Bu erişim sosyal karşılaşmaları nasıl etkiliyor?”
Doktora sürecimde fark ettim ki, sadece akademik makalelerle geniş kitlelere ulaşmak zor. Daha etkileyici ve katılım sağlanacak bir şey yaratmak istedim. Bu nedenle etkileşimli haritalar gibi dijital eserler üretmeye başladım. Bu haritalar araştırmalarımı daha görsel, somut ve paylaşılabilir hale getirdi.
Önce CTwalk ve CTstreets adını verdiğim açık erişimli araçları geliştirdim. Bu araçlar yürünebilirlik ve erişilebilirliği dinamik olarak analiz ediyor. Her ikisi de ilgi gördüler ve farklı topluluklardan geri bildirimler aldım.
Doktoramı bitirip Atina’ya döndüm. CThood, Yunanistan’daki akademik ve uygulayıcı topluluklarla kurduğum ilk bağlantıydı—bir katkı sunma ve açık verilerin, Atina’yı X dakikalık şehir modeli üzerinden nasıl değerlendirebileceğimizi gösterme girişimiydi.
CThood’u Farklı Kılan Nedir?
Şehir planlaması veya veri bilimine aşina olmayan birine CThood’u nasıl tarif edersiniz?
Kısa bir yürüyüşle hangi yerlere ulaşabilirsiniz? Parklar hemen köşede mi, ancak marketler ulaşılamaz mı? Temel ihtiyaçlar mahalleler arasında eşit bir şekilde erişilebilir mi? CThood etkileşimli, görsel bir harita aracılığıyla bunları keşfetmeye yardımcı olur.
CThood’u diğer haritalama veya erişilebilirlik araçlarından farklı kılan nedir?
Şu anda piyasada birkaç mükemmel araç bulunuyor, bunu görmek harika.
CThood için ise üç temel güçlü yönü vurgulamak isterim:
Birincisi, tamamen açık verilere dayanıyor ve bu da onu dünya çapında birçok şehirde uyarlanabilir ve tekrarlanabilir hale getiriyor.
İkincisi, eşitliği temel bir boyut olarak ele alır. Kullanıcılar bu anlamda adaleti iki açıdan sorgulayabilir: “Fırsatlar mahalleler arasında eşit derecede erişilebilir durumda mı?” ve “Herkesin asgari düzeyde günlük temel ihtiyaçlara erişimi var mı?”
Üçüncüsü, aracınkullanıcılar için özelleştirilebilir olması. Böylelikle kullanıcılar, kaç oyun alanının veya süpermarketin erişilebilir olması gerektiği konusunda kendi eşik değerlerini tanımlayabilir ve aracı kendi önceliklerini yansıtacak şekilde uyarlayabilirler.
Gerçek Dünyada CThood: Açık Veri, Gerçek Etki
Neden OpenStreetMap ve OSMnx gibi açık kaynaklı araçları kullanarak CThood oluşturmayı seçtiniz?
Atina için Hollanda’daki CTwalk ve CTstreets’e benzer etkileşimli bir erişilebilirlik haritası oluşturma fikrini ilk ortaya attığımda, çevremdekiler sık sık “Ama Yunanistan’da böyle bir veri yok ki” diyordu. Ancak ben bunu bir fırsat olarak gördüm; çünkü acaba sadece açık verileri kullanarak anlamlı bir araç yaratabilir miyiz diye düşündüm. Eğer bunu başarabilirsek, veri konusunda benzer zorluklar yaşayan başka şehirler için de uygulanabilir bir model ortaya çıkarmış oluruz.
Bu noktada doğru veri kaynağını seçmek çok önemliydi. Bu nedenle OpenStreetMap’i tercih ettim; çünkü güvenilir, akademik çalışmalarda yaygın olarak kullanılan bir kaynak olmasının yanı sıra güçlü bir topluluğa da sahip. Böylece projenin uzun ömürlü ve güvenilir olacağına dair içimde bir güven oluştu. Ayrıca Geoff Boeing’in geliştirdiği Python paketi OSMnx, OpenStreetMap verileriyle çalışmayı inanılmaz kolaylaştırdı. Kapsamlı dokümantasyonu sayesinde verileri rahatlıkla toplayıp işleyebildim.
Elbette açık veriyle çalışmanın sınırlarını iyi anlamak gerekiyor. Bu yüzden başlamadan önce hep şu soruyu sorarım: Bu veri seti neyi destekler, neyi desteklemez?
CThood, şehir plancıları, kamu kurumları ve aktivistler için nasıl bir destek sağlayabilir? Başkaları bu konuya ilgi gösterdi mi? Gerçek karar alma süreçlerine etkisi olabilir mi?
Aslında bu proje, akademik araştırma ile sahadaki uygulamalar arasında bir köprü kurmayı hedefliyor. Akademisyenlere, açık verilerle yürüme mesafesi gibi kavramları incelemek için tekrarlanabilir bir yöntem sunarken; uygulayıcılar için de finansman kararlarını desteklemek, planlama senaryolarını test etmek veya bir mahallenin erişilebilirliğini değerlendirmek için düşük maliyetli bir araç sağlıyor.
CThood’u yayınladıktan sonra hem kamu hem özel sektörden pek çok kişi benimle iletişime geçti. Birçoğunun henüz net bir kullanım alanı yoktu, ancak potansiyelini gördüler. Böylece hangi tür mekânların olduğunu, erişim boşluklarının nerede bulunduğunu ve toplulukların ihtiyaçlarına nasıl daha iyi yanıt verilebileceğini genel hatlarıyla görmeleri mümkün oldu.
Sonuç olarak, bana göre CThood’un en büyük katkısı bir diyalog başlatması oldu. Çünkü o, bitmiş ve kesin bir ürün olmaktan çok; farklı kentsel bağlamlara uyarlanabilecek, ilham verebilecek ve destek olabilecek esnek bir araç olarak tasarlandı.
CThood ile Kentsel Modelleri Yeniden Düşünmek
“15 dakikalık şehir” kavramı son dönemde oldukça popülerlik kazandı. Peki bu konuda en çok yanlış anlaşılan nedir?
Bence en büyük yanılgı, bunun evrensel bir çözüm olarak görülmesi. İnsanlar şehirler arasında kopyala-yapıştır yapılabilecek mükemmel bir formül hayal ediyorlar. Oysa her şehir birbirinden farklıdır. Bu modelleri yerel gerçeklere göre uyarlamak, onları birleştirmek ve denemek gerekiyor.
Mesela, 15 dakikalık şehir modeli insanların zamanlarının çoğunu mahallelerinde geçireceklerini varsayıyor. Ancak buradan Ray Oldenburg’un “üçüncü yerler” dediği, yani insanların ev ve iş dışında buluştuğu, sosyalleştiği ve fikir alışverişinde bulunduğu spontan mekânlara dair soru ortaya çıkıyor: Bu model bu tür mekânların varlığına ne kadar alan bırakıyor?
Dahası, yerelliği teşvik etmek isterken sosyal ayrışmayı artırma riski olabilir mi? İşte ben bunu, doktora çalışmamda “Kentsel Eş Erişilebilirlik” (urban co-accessibility) kavramı üzerinden araştırdım. Yani sadece insanların yaşadığı yerde eşitliği değil, aynı zamanda nereye gidebilecekleri ve kiminle buluşabilecekleri konusunda da eşitlik olup olmadığını inceledim.
Peki, CThood gibi dijital araçlar, daha kapsayıcı şehirlerin şekillenmesinde nasıl bir rol oynayabilir?
Özellikle yapay zeka teknolojileri geliştikçe, bu araçlar güçlü bir rol üstlenebilir. Ancak burada “araç üretmek” ile “gerçekten faydalı araçlar üretmek” arasında hâlâ büyük bir boşluk var. Bu boşluk genellikle insanların sistemleri tam olarak anlayamaması ya da onlara güvenmemesine neden oluyor.
Eğer dijital araçlar gerçek karar alma süreçlerini destekleyecekse, onların yapabilecekleri ve yapamayacakları konusunda dürüst olmamız şart. Bu tür bir eleştirel düşünme ise her zamankinden daha önemli ve umarım yakında norm haline gelir.
CThood için Sırada Ne Var?
CThood şimdilik kendi kendini finanse ediyor. Genişlemeyi mi yoksa işbirliği yapmayı mı planlıyorsunuz?
Evet, CThood’u Yunanistan Ulusal Teknik Üniversitesi’nde (NTUA), Ulaştırma Mühendisliği Laboratuvarı ve Prof. Konstantinos Kepaptsoglou’nun desteğiyle doktora sonrası araştırmacı olarak geliştirdim. CThood’u önümüzdeki dönemde daha fazla şehre yaymak, yeni özellikler eklemek ve özellikle Avrupa ile Balkanlar’da işbirlikleri kurmak gibi planlarım var; ancak henüz detayları paylaşamıyorum. Yine de bu haritalar hakkında konuşmaktan her zaman mutluluk duyarım, bu yüzden ilgilenen herkes çekinmeden bize ulaşabilir!
Peki, CThood ve daha geniş kapsamlı çalışmalarınızda başarıyı nasıl tanımlarsınız?
Benim için başarı, akademik araştırmanın pratik ve kullanılabilir araçlara dönüşmesidir. İşimin hem akademi dünyasına hem de sahadaki uygulamalara hitap etmesini, sadece dergilerde değil gerçek dünyada da fark yaratmasını istiyorum.
Kaynak: New Polis