19.yy’da Sanayi Devrimi’nin getirdiği büyümenin ardından kentlerde yaşanan çöküntüye karşı, ileri görüşlü bir kent planlamacısı çözüm yolları aradı. Ebenezer Howard, geleceği, akılcı yöntemlerle inşa edilmiş ve iyi kontrol edilen kentlerde gördü. Bunlar, kırsal ve kentsel yaşamın en insan dostu yanlarını barındıracaklardı. Böylece Howard o dönemki kentlerin sorunları doğrultusunda “Bahçe Kent” modelini oluşturdu.
Bahçe kentler dairesel çizilmiş sokaklar ve geniş yeşil alanlar üzerine kurulu bir konsept. Howard planında 2 bin 400 hektarlık alana pek çok kamusal alan ile parkları içeren ve en fazla 32 bin kişiyi alabilecek kentler tasarlamıştı. Bu tasarım hem kırsaldaki doğallığın getirdiği sağlıklı bir çevreyi hem de kent hayatının ekonomik ve sosyal imkanlarını barındırıyordu.
Daha sonra üstüne geliştirilecek “Bahçe Banliyösü”nün aksine Bahçe Kent kırsala geri dönüş projesi değil, daha faydalı bir kent hayatının kapsamlı bir temeliydi. Geniş bir merkezi park, alışveriş alanlarının bulunduğu pasajlarla çevrelenecek; bu kompleks ise çember şeklinde sıralanmış evler ve onları çevreleyen sanayi alanlarına sahip olacaktı. Kent bir yeşil kuşağın içerisinde yer alacaktı. Böylelikle, kentin dış bölgesi tarım alanı olarak korunmuş olacaktı. Herhangi bir Bahçe Kent, kapasitesinin sınırlarına ulaştığı zaman yakınına başka bir Bahçe Kent kurulması ve birbirinden bağımsız ama etkileşim içerisinde küçük bir topluluk ağı oluşacağı öngörülmüştü. Tüm bu incelikli plana rağmen, Howard her kentin kendi ihtiyaçları ve coğrafyası olduğunun da altını çiziyordu.
Elbette, bu konseptin gerçek hayatta uygulanması biraz daha zor oldu. Dışarıdan sağlanan finansman ile Howard ilk Bahçe Kent olan Letchworth’u kurma imkanına erişti. Her ne kadar Howard kent sakinleri tarafından şekillendirilen bir kooperatif olarak tasarlasa da yatırımcıların dahil olmasıyla birlikte kâr odaklı bir projeye dönüştü. Howard tarafından daha sonra geliştirilen bir diğer kent olan Welwyn ise kendine yetebilen bir kent olmaktansa sakinlerinin çalışmaya başka kente gittiği orta sınıf bir banliyö olarak gelişti. Yine de bu kentler, günümüzde geliştirilen bahçe kentler için emsal teşkil ediyor.
Howard’ın düşüncelerinin etkisi zamanında kısıtlı kalsa da modern kentsel planlama teorilerinin öncülerinden oldu. New Urbanism (Yeni Şehircilik) akımları da Bahçe Kentlerdeki gibi kamusal alanların, yürünebilir ve ulaşılabilir ev-hayat döngüsünün önemi üzerinden geliştiriliyor.
Kaynak: Planetizen