Ian Williams tarafından CityMetric’te kaleme alınan makalede, Avrupa genelindeki atık politikasının gelişim aşamaları ve AB yasalarının tanımladığı “atık hiyerarşisi kavramı” inceleniyor.
Dolgu alanları Avrupa Birliği’ndeki belediyeler genelinde atık arıtımı ve atık bertarafı konusunda en fazla kullanılan yöntem. Ancak bu konuda belirleyici bir yıl olan 1975’te, AB yasaları ilk kez “atık hiyerarşisini” tanımladı. Atık hiyerarşisi, atıkların azaltılması ve yönetilmesi konusundaki çeşitli önlem seçenekleri arasında hiyerarşik bir sıralama yapıyor.
Hiyerarşinin öncelediği ilk şey atığın önlenmesi. Atık önleme, çevre dostu ürün tasarımlarıyla, yerel atık önleme planlarıyla ve dolgu alanı vergisi gibi caydırıcı maddi önlemlerle arttırılabilir. Atık oluştuğu andan itibaren, hiyerarşi, doğrudan kullanıma öncelik veriyor. Daha sonraysa geri dönüşüm ve geri kazanım yöntemleri geliyor. Geri kazanım kapsamında atıklardan ısı veya elektrik üretilmesi yoluyla enerji elde edilmesi öngörülüyor. Atıkların bertarafı ise söz konusu hiyerarşide en alt konumda. Yasal tanım sonrasında atık hiyerarşisini benimseme konusu devletlerin tercihine bırakıldı ancak yine de devletlerin bunu kendi ulusal kanunlarına eklemesi yönünde bir beklenti de bulunuyordu.
Bu hiyerarşinin gözetilmesiyle birlikte doğanın ve kaynakların korunacağı ve üretilen atık miktarının en aza indirilebileceği umut ediliyordu. O zamandan bugüne, söz konusu hiyerarşiye riayet eden ülke sayısı pek az oldu. 90’lı yıllar boyunca dolgu alan uygulaması AB ülkeklerinde yüksek oranlarda devam etti. 1999 yılına gelindiğinde, konu nihayet politik bir önceliğe dönüştü ve bu sayede AB’nin yoğun öneme haiz “dolgu alan direktifi” oluşturuldu. Atık bertarafının genel olarak azaltılmasına yönelik spesifik hedef konmamıştı ancak saha sayısı ve yiyecek atıkları konusunda hedefler öngörülmüştü. Ek direktiflerle birlikte, üye ülkelerin atık yönetimi hiyerarşisini benimsemesi gerektiği vurgulanmış oldu.
Ek direktifler arasında en dikkat çekeni, 2008 yılında hazırlanan AB Atık Yönetimi Çerçeve Direktifi oldu. Direktifte, herhangi bir belediyenin bölgesindeki tüm katı atıkların yüzde ellisi için 2020 yılına dek geri dönüşüm veya kompostlama koşulu getirildi. Avrupa’da çevreyi ilgilendiren konularda politik iradesi ve taraflar arası mutabakatı güçlü olan Almanya, Danimarka, Norveç ve İsviçre gibi ülkeler atık yönetimi konusunda başarılı olma eğiliminde. Ayrıca, atıkları bir kaynak olarak gören ülkeler de, atıklarını değerlendirme konusunda sağlam ve üretken kullanım biçimleri bulabiliyor. Belçika’da elektronik atıklarından altın ve platinyum gibi değerli metaller geri dönüştürülüyor. Almanya’da organik malzemelerin ayrıştırılmasıyla biyogaz elde ediliyor. Galler ülkesinde daha etkin bir geri dönüşüm süreci ve düşük sera gazı hedefleri çerçevesinde, yurttaşlara doğru ayrıştırma öğretiliyor. Yer altında vakumlu atık bertaraf yöntemleriy gibi otomasyonlu teknolojilerin akıllıca kullanımı sayesinde, Barselona, Londra ve Kopenhag gibi kentlerde sokaklar temiz tutulabiliyor.
Kaynak: CityMetric