OECD’nin tanımlamasına göre toplumsal ekosistemler “toplumsal ve dayanışma ekonomisi oluşumlarının etkide bulunabilmesini sağlayan bireyler, oluşumlar, kurumlar ve o bölgedeki altyapı arasındaki bütünlük” anlamına geliyor. Yerel, ulusal ve uluslararası kaynakların tek başlarına çözemediği kronikleşmiş sorunlara karşı, yerel yönetimler de bağımsız oluşumları bir araya getirerek çözüm arıyorlar. Bu oluşumların bir araya getirilmesi ve aralarında sinerji oluşturulması kentsel-toplumsal ekosistemler kurulmasına yardımcı oluyor. Toplumsal ekosistemlerde, kar peşinde hareket edilmesinden ziyade dayanışma ekonomisinin getirdiği yüksek yaşam kalitesi amaçlanıyor.
Geçtiğimiz 15 yıl içerisinde Rotterdam yönetimi, toplumsal, kültürel ve çevresel endişelerin yönetim kararlarında ifade bulmasının yollarını aradı. Örneğin, Voer Good (İyilik İçin) adını verdikleri bağımsız bir birim oluşturarak kentteki işsizliği azaltmaya çalışıyor. Voer Good, aynı zamanda Rotterdam Etki Birlikteliği oluşumuna katkıda bulunuyor; bu, amacı olan ekonomiye dönüşebilmek için bilgi, sosyal ağ ve finans kaynaklarını kullanan bir oluşum. Bunun için örneğin toplumsal ve dayanışma ekonomisi alanında geri kalmış firmalara yatırım fonu sağlayabiliyor. Bir diğer oluşum olan Rikx ise istihdamla alakalı projeler için sürdürülebilir bir yatırım modeli oluşturuyor.
Toplumsal ekosistemler için önemli adımlar atan bir diğer kent de San Fransisco. Kentsel İnovasyon Birimi kuran kent yönetimi, farklı sektörleri bir araya getirmeyi çalışıyor. Örneğin, birim içerisindeki bir program olan Sivil Köprü dahilinde, gönüllülerden oluşturulan gruplar aracılığıyla kentteki ırk, gelir ve barınma eşitsizliklerine karşı mücadele ediliyor. Programa katılan gönüllüler, belediye birimlerinde 16 hafta boyunca diğer çalışanlarla beraber hareket ediyor.
Kaynak: Euro Cities